Senâullah-i Pânî Pütî “kuddise sirruh” hazretleri, vasiyetnamesinde buyurdular ki;
Allahü teâlâya hamd ve Resûlüne salât ve selâm olsun. Bu fakîr Senâullah Pânî pütî derim ki: Seksen yaşıma geldim. Kur’ân-ı kerîmde yakîn diye bildirilen ölüm, başucuma kadar geldi. Başka bir şey yapmaya fırsat bırakmadı. Artık evlâdıma ve sevdiklerime birkaç vasiyetimi yazmak istiyorum. Bâzısını yerine getirmek bu fakir için, bir kısmı ise çocuklarım ve dostlarım için faydalı, hattâ zarûrîdir. Şahsım ile ilgili olanlar yerine getirilirse, rûhum hoşnud olacak. Hak teâlâ kendilerine hayırlı karşılıklar verecektir. Yoksa öbür dünyâda eteklerine yapışacağım. Kendileri ile ilgili vasiyetime riâyet ederlerse, hem dünyâ, hem de âhirette bunun iyi netice ve meyvesini göreceklerdir. Yoksa âkıbet kötü olacaktır.
Şahsıma âit vasiyetim: Techîz, tekfîn, gasl ve defnde sünnet-i seniyyeye uyulacak. Hocam Mazhar-ı Cân-ı Cânân’ın lutfedip verdikleri iki bez ile kefenlesinler. Sarık sarmak sünnete muhâliftir. Hem zarûrî de değildir. Cenâze namazımı kalabalık bir cemâat ile Hâfız Muhammed Ali veya Hâkim Sekhâ veya Hâfız Pîr Muhammed gibi sâlih bir imâm ile kılsınlar. Cenâze namazımda birinci tekbirden sonra Fâtiha-yı şerîfeyi de okuyunuz. Vefâtımdan sonra onuncu, yirminci, kırkıncı, altmışıncı günler yapmasınlar. Çünkü Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem üç günden fazla mâteme izin vermeyip, haram olduğunu bildirdiler. Kadınların ağlayıp sızlamalarına şiddetle mâni olunuz. Fakir, hayatta iken böyle şeylere rızâ göstermezdim.