Seyyid Emîr Gilâl “rahmetullahi aleyh” hazretleri buyurdu ki;
Emr-i mârûf ve nehy-i münker, iyilikleri emir edip, kötülüklerden sakındırmak vazîfesini yerine getiriniz. Dînin yasak ettiği şeylerden, dîne uygun olmayan işlerden ve bid’atlerden sakınınız. Âyet-i kerîme’de meâlen buyruldu ki: (Ey îmân edenler! Kendinizi ve evlerinizde ve emrinizde olanları ateşten (Cehennemden) koruyunuz ki, onun yakacağı, insanlar ve taşlardır…) (Tahrim sûresi:6). Ahirette bunlardan olmamak için çok korkup, sakınınız!
İşlerinizi, dînimizin emirlerine uygun yapınız. Bir iş yapacağınız zamân, bakınız, dînin emirlerine uygun ise, onu kabûl edip, yapınız. Uymuyorsa, vazgeçiniz. Bütün işlerin başı, dînin emirlerine yapışmaktır ve Allahü teâlâ’nın koyduğu hudutları aşmamaktır. Akıllı kimse, kendi hâlini düşünür. İnsanlar ile kendi arasındaki hudûda, hakka riâyet eder. Bunu gözetmeyenler için verilecek cezâyı bildiren nice âyet-i kerîmeler nâzil olmuştur. Her zamân ve her yerde, bakarken, konuşurken, dinlerken, gelirken, yerken ve içerken, Allahü teâlâ’ya ve insanlara karşı uyulması gereken bir hudut vardır.
İşlerinizi, dînimizin emirlerine uygun yapınız. Bir iş yapacağınız zamân, bakınız, dînin emirlerine uygun ise, onu kabûl edip, yapınız. Uymuyorsa, vazgeçiniz. Bütün işlerin başı, dînin emirlerine yapışmaktır ve Allahü teâlâ’nın koyduğu hudutları aşmamaktır. Akıllı kimse, kendi hâlini düşünür. İnsanlar ile kendi arasındaki hudûda, hakka riâyet eder. Bunu gözetmeyenler için verilecek cezâyı bildiren nice âyet-i kerîmeler nâzil olmuştur. Her zamân ve her yerde, bakarken, konuşurken, dinlerken, gelirken, yerken ve içerken, Allahü teâlâ’ya ve insanlara karşı uyulması gereken bir hudut vardır.