Siz havada uçan birisini gördüğünüz zamân, hemen o kimsenin fazîletli, kerâmet sahibi birisi olduğuna hükm vermeyin. Hatâ edebilirsiniz. O kimsenin hakîkaten fazîlet ve kerâmet sahibi olduğunu anlamak için, İslâmiyyetin emirlerine uymaktaki hassâsiyetine, Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm” ahlâkı ile ahlâklanması ve sünnet-i seniyyeye uymasına, hakîkî İslâm âlimlerine olan muhabbet ve bağlılığına bakın. Bunlar tam ise, o kimse fazîlet ve kerâmet sahibidir. Bunlara uymakta en ufak bir gevşeklik ve za’îflik bulunursa, o kimse için fazîlet ve kerâmet sahibidir, demek mümkün olmaz.
Yâ Rabbî! Sana kavuşmak nasıl mümkün olur?” diye duâ ettim. Bir nidâ geldi, “Nefsini üç talakla boşa” diyordu.
Bu kadar zahmet ve meşakkatlere, sıkıntılara katlanarak aradığımı, annemin rızâsını almakta buldum. Çok basit gibi gelen anne rızâsını almanın, bütün işlerin evvelinde lâzım olduğunu anladım.
Huzur Damlaları – 411
Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri “kuddise sirruh” buyurdu ki: