Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri (kuddise sirruh), (Râbıta-i şerife) kitabında buyuruyor ki:
KABİR ZİYARETİ
Büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse, ona râbıta ederse, yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbirşey getirmeyip, o zatın ruhunu, his organları ile anlaşılamayan bir nur farz ederek, bunu kalbinde bulundurursa, o ruhdan, kendi kalbine birşeyler akmaya başlar. O zatın feyzlerinden bir feyz ve hâllerinden bir hâl, kendinde hasıl oluncıya kadar, bu nuru kalbinde saklamalıdır. Çünki, Evliyânın ruhları, feyzlerin kaynağıdır. Kaynağı kalbine koyan, bunun feyzine, nimetine, bilinmeyen ihsanlarına elbette kavuşur. Ruhu kuvvetlenir, olgunlaşır.
Kabr yanına gelince, önce selâm verilir. Mezârın sağ yanına, yani kıble tarafına, ayak ucuna yakın durur. Tanıdığı gibi, şeklini, suretini hâtırına getirir. E’uzü ve besmele ile bir Fâtiha ve onbir İhlâs okur. Sevâbını Resulullah efendimizin ve bütün Peygamberlerin ve Eshab-ı kiramın ve Evliyâ-i izâmın ruhlarına ve bu zatın ruhuna hediye eder. Sonra oturur. Onun ruhunu, gönlünde bulundurur. Kalbinde birşey hasıl oluncıya kadar durur. Gelen kimse almasını bilir ise, o zat da vermeye ehil, olgun bir Velî ise ve şartları gözeterek beklerse, elbette birşey ele geçer. Bu şartlar, o zatın kendisini tanıdığına, selâmını işitip cevap verdiğine, ruhunun, kâmil, olgun olduğuna, ruhunun bir zamana ve yere bağlı olmadığına, nerede hatırlarsa, orada imiş gibi feyz vereceğine, Allahü teâlâ, feyzini, ruhun gıdâsını, onun ruhu ile gönderdiğine inanmaktır.
Üzüm isteyen, bağa gidip asmadan koparır. Erik ağacına gitmez. Su isteyen, kaynağa, çeşmeye gider. Ağaca veya sobaya gitmez. Buğday isteyen, tarlasını sürer, eker, biçer. Çocuk isteyen, evlenir. İlaç isteyen bir hasta, tabîbe ve eczâhâneye gider. Bakkala, avukata gitmez. Kalbin gıdâsını, ruhun temizliğini isteyen de, Evliyânın kalbine, ruhuna başvurur. Allahü teâlâ, bu nimetlerini, Evliyânın kalbinden göndermektedir. Herşeyi yaratan, gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Fakat, herşeyi belli bir sebeple göndermek, Onun âdetidir. Onun nimetine kavuşmak isteyenin, Onun âdetine uyması, sebebi arayıp, bulup, öğrenip, Onun sebebine yapışması lazımdır. Sebebleri aramamak ve öğrenmek istememek, Allahü teâlânın âdetini bozmak olur. Fen derslerini, fen bilgilerini öğrenmek, Onun âdetine uymak, sebepleri öğrenmek demektir.
Bir kabirden feyz almak için, o zata karşı, diri imiş gibi, edeb ve saygı göstermek, kabri üzerine basmamak da lazımdır.