Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve alâ Âlihi ve sellem” uymak şerefine kavuşmak için, dünyâda olan herşeyden yüz çevirmek lâzım olmaz. Böyle yapmak çok zor olur. Eğer, farz olan zekât verilir ise, dünyâ mallarının hepsi terk edilmiş demek olur. Böylece insan dünyânın zararından kurtulmuş olur. Çünki, bir malın zekâtı verilince, o mal zarardan kurtulur. Demek ki, dünyâ malını zarardan korumak için ilâc, o malın zekâtını vermekdir. Malın hepsini Allah yolunda vermek, elbette dahâ iyi ve fâideli ise de, zekâtını ayırıp, yerine vermek de, bu işi görmekdedir. Fârisî beyt tercümesi:
Gökler, Arşa göre elbet alçakdır,
fakat yer yüzünden pekçok yüksekdir.
fakat yer yüzünden pekçok yüksekdir.
Demek ki, aklı olan, her işini islâmiyyete uygun yapmak için çok çalışmalıdır. Âlimler, sâlihler gibi, islâmiyyet adamlarının kıymetlerini bilmeli, onlara saygı göstermeli, edebli davranmalıdır. İslâmiyyetin yayılması için, elinden geleni yapmalıdır. Nefslerinin istekleri ardı sıra koşanları, bid’at sâhiblerini adam yerine koymamalı, onları kıymetsiz, aşağı tutmalıdır. Bid’at sâhibine kıymet veren, islâmiyyeti yıkmağa yardım etmiş olur…
Dahâ çok yazarak sizi usandırmak istemiyorum. Fârisî beyt tercümesi:
Az söyledim sana, incitmekden sakındım,
sözüm çok ise de, anlatmakdan sıkıldım.
sözüm çok ise de, anlatmakdan sıkıldım.