Cenâb-ı Hak, Nisâ sûresi, yetmişikinci âyetinde, Muhammed aleyhisselâma itâ’at etmenin kendisine itâ’at etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resûlüne “sallallahü aleyhi ve sellem” itâ’at edilmedikçe Ona itâ’at edilmiş olmaz. Bunun pek kat’î ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, âyet-i kerîmede, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurdu ve ba’zı doğru düşünemiyenlerin, bu iki itâ’ati birbirinden ayrı görmelerine meydân bırakmadı. Allahü teâlâ, yine Nisâ sûresinin, (Kâfirler, Allahü teâlânın emrleri ile Peygamberlerin emrlerini birbirinden ayırmak istiyor. Yehûdîler diyor ki, biz Mûsâ aleyhisselâma inanırız. Îsâ ile Muhammed aleyhimesselâma inanmayız. Hıristiyanlar ise, yalnız Îsâ aleyhisselâma inanıp, ona hâşâ, Allahü teâlânın oğlu diyor. Bu inanışları ve dinleri kıymetsizdir. Hepsi kâfirdir. Bunların hepsine Cehennem azâbını, çok acı azâbları hâzırladık) meâlindeki yüzkırkdokuzuncu âyetinde, bu iki itâ’ati ayrı görenlerden şikâyet buyurmakdadır.