TEVBE ETMEMEK
11
Nefsî, ya’nî hayâtî günâh, adam öldürmek, bir uzvunu telef etmekdir. Önce tevbe etmek, sonra kendini onun Velîsine teslîm etmek lâzımdır. Velîsi isterse afv eder. İsterse mâl karşılığı sulh yapar. İsterse, mahkemeye verip, hâkimden cezâlandırılmasını ister. Kendisinin karşılık yapması, câiz değildir. [İslâmiyyetde kan da’vâsı yokdur.] Irza dokunan kul hakkı, gîbet, iftirâ, alay, sövmek gibi şeylerdir. Tevbe etmek ve halâllaşmak lâzımdır. Bunlarda vârisle halâllaşmak olmaz.
Mahremî olan hak, başkasının zevcesine, çocuğuna, hıyânet etmekdir. Tevbe ve istigfâr eder. Fitne çıkmak ihtimâli yoksa, sâhibi ile halâllaşır. İhtimâli varsa halâllaşmak yerine, ona düâ eder ve onun için sadaka verir. Dînî hak, akrabâsına ve emri altında olanlara din bilgisi vermeği terk etmekdir.
Bunların ve bütün insanların din bilgisi öğrenmelerine ve ibâdet yapmalarına mâni’ olmakdır ve başkasına kâfir, fâsık demekdir. Halâllaşırken günâhı bildirmeyip, bendeki haklarını afv et demek, câizdir.
Fakîr olan borçluyu afv etmek çok sevâbdır.
– devamı var –