KİBR – 16
(Hıkd) da, tekebbüre sebeb olmamalıdır. Hıkd, lügatda kin tutmak, kin beslemek demekdir. Kalbinden düşmanlık beslemekdir. Kendisi ile aynı derecede olan veyâ dahâ üstün olan kimseye kızar. Birşey yapmak elinden gelmediği için, ona tekebbür eder. Tevâdu’ gösterilmesi lâzım olan kimseye tevâdu’ edemez. Onun haklı sözlerini, nasîhatlerini kabûl etmez. Herkese karşı ondan dahâ üstün olduğunu göstermek ister. Ona eziyyet verirse, özr dilemez.
(Hased) de, tekebbüre sebeb olur. Onda bulunan ni’metlerin ondan ayrılarak kendisine gelmesini ister. Onun haklı olan sözlerini ve nasîhatlerini red eder. Ondan birşey sorup öğrenmek istemez. Kendinden yüksek olduğunu bildiği hâlde, ona tekebbür eder.
(Riyâ) da, tekebbür etmeğe sebeb olmakdadır. Riyâ ile, gösteriş yaparak, tanımadığı kimseye, başkalarının yanında tekebbür eder. Yalnız oldukları zemân etmez. Böyle kimselerin tekebbüründen kurtulmak için, âlimlerin vekar sâhibi olmaları, şereflerine uygun elbise giymeleri lâzımdır. Bunun için, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahime-hullahü teâlâ”, sarığınız büyük olsun ve cübbenizin kol ağzı geniş olsun, buyururdu. İnsanlara va’z ve nasîhat edecek kimselerin yeni, temiz elbise giyerek kendilerine cemâl vermeleri ibâdet olur. Hurmet edilmezlerse, sözleri dinlenmez. Çünki, câhiller, insanın zâhirine bakar. İlminden, ahlâkından anlamazlar.
– devamı var –