Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü tealaya şükretmemiş olur.”
Gençlik çağıı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Gençlikte nefsin arzuları insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibadet yapılacak en karlı zaman da gençliktir. Gençlikte şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda dinin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok üstün ve kıymetli olur. Hele başka maniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibadetin sevabı o kadar çoktur ki ancak Allahü teala bilir. Çünkü, maniler karşısında ibadeti yapmak güçlüğü sıkıntısı, o ibadetlerin şanını şerefini göklere çıkarır. Mani olmayarak kolay yapılan ibadetler aşağıda kalır. Bunun içindir ki, insanların yüksekleri meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuştur. Çünkü insan, maniler arasında ibadet ediyor. Melekler ise mani olmadan emre itaat ediyor. Harp zamanında askerin kıymeti artar ve muharebede ufak bir hizmetleri, sulh zamanındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. Gençlik arzuları Allahü tealanın düşmanı olan nefsin ve şeytanın sevdiği şeylerdir. Dine uygun şeyler ise Allahü tealanın sevdiği şeylerdir. Allahü tealanın bu düşmanlarını sevindirip, bütün nimetleri veren hakiki sahibi gazaba getirmek akıllı insanların yapacağı şey değildir. Allahü teala hepimize akla uygun hareketler nasip edip, nefse, şeytana ve din düşmanlarının sözlerine ve yazılarına aldanmaktan muhafaza buyursun. Bu kazanç çağında, mert olan bu vaktin kıymetini bilip elden kaçırmaz. İhtiyarlık herkese nasip olmaz. Nasip olsa da rahat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, dünya zevkleri azalıp, güç kuvvet gidip arzulara kavuşma imkanı ve ümitleri kalmadığı zamanda faydalı iş yapılamaz. Güç kuvvet yerindeyken hangi mazeretle, hangi sebeple bugünün işi yarına bırakılabilir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”; “Yarın yaparım diyen helak oldu, ziyan etti.” buyurdu. Eğer dünya işleri yarına bırakılırsa ve bugün ahiret işleri yapılırsa güzel olur. Fakat bunun aksi yapılırsa çok çirkin olur. Gençlik zamanında, insanı, üç din düşmanı olan nefs, şeytan ve kötü insanlar aldatmaya uğraşmaktadır. Bunlar karşısında az bir ibadet pek kıymetli olur.
Büyüklerden birine bir terzi şu suali sordu:
– Can gargaraya gelmeden tövbenin kabul edileceğini bildiren hadis-i şerif hakkında ne buyurursunuz?
– Evet tövbe kabul edilir. Ama senin mesleğin nedir?
– Terziyim efendim. Elbise dikerim.
– Terzilikte en kolay iş nedir?
– Kumaşı makasla kesmektir.
– Kaç seneden beri terzisin?
– 30 seneden beri.
– Canın gargaraya geldiği zaman kumaş kesebilir misin?
– Hayır kesemem.
– Bir müddet zahmet çekip öğrendiğin ve 30 sene kolaylıkla yaptığın işi o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tövbeyi can gargaradayken nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerindeyken tövbe eyle. O zaman yapman çok güç olur. Şimdi tövbeye devam edersen o zaman da tövbe etmen nasip olur.
Bunun üzerine terzi tövbe edip salihlerden oldu.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Beş şey gelmeden evvel beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayatın kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyadayken ahireti kazanmanın kıymetini, ihtiyarlamadan gençliğin kıymetini, fakirlikten evvel zenginliğin kıymetini biliniz.”
Yazının tamamının ses dosyasını dinlemek için lütfen tıklayınız efendim…