BEN DE BİR KULUM
“Peygamber Efendimiz” güzel tevâzûundan,
Aslâ üstün tutmazdı kendini eshâbından.
Aslâ üstün tutmazdı kendini eshâbından.
Birisi kendisini çağırsa idi eğer,
Ona, (Efendim!) diye seslenirdi her sefer.
Ona, (Efendim!) diye seslenirdi her sefer.
Bir gün eshâbı ile, çıkmışlardı bir yola.
Bir yerde, yemek için verdiler biraz mola.
Bir yerde, yemek için verdiler biraz mola.
Koyun kesip, pişirmek istediler o zaman.
Birisi, (Ben keserim) dedi hemen eshâbtan.
Birisi, (Ben keserim) dedi hemen eshâbtan.
Biri aldı üstüne derisini yüzmeyi.
Aldı bir diğeri de, etini pişirmeyi.
Aldı bir diğeri de, etini pişirmeyi.
Peygamber Efendimiz buyurdu: (Ey eshâbım!
Ben dahî ateş için, çalı çırpı toplarım.)
Ben dahî ateş için, çalı çırpı toplarım.)
Onlar arz ettiler ki: (İstirâhat edin siz.
Odun toplanacaksa, hallederiz onu biz.)
Odun toplanacaksa, hallederiz onu biz.)
Allah’ın Sevgilisi buyurdu: (Ey eshâbım!
İsterim ki, benim de olsun bunda sevâbım.
İsterim ki, benim de olsun bunda sevâbım.
Evet siz, her hizmeti yaparsınız muhakkak.
Ama siz iş görürken, ben istemem oturmak.)
Ama siz iş görürken, ben istemem oturmak.)
Eshâbının yanına gelse idi o Server,
Ayağa kalkmazlardı oturan sahâbîler.
Ayağa kalkmazlardı oturan sahâbîler.
Zîrâ bilirlerdi ki, böyle değil murâdı.
Onu üzmemek için böyle davranırlardı.
Onu üzmemek için böyle davranırlardı.
İçeri girdiğinde, geçmezdi baş köşeye.
Girince, otururdu boş gördüğü bir yere.
Girince, otururdu boş gördüğü bir yere.
Bir gün bastonu ile, çıkmış idi sokağa.
Onu yolda görenler, kalktılar hep ayağa.
Onu yolda görenler, kalktılar hep ayağa.
Durup, o kimselere şöyle hitâb ettiler:
(Benim için ayağa kalkmayın ey mü’minler!
(Benim için ayağa kalkmayın ey mü’minler!
Ben dahî sizin gibi bir insanım, bir kulum.
Herkes gibi yer içer, herkes gibi uyurum.)
Herkes gibi yer içer, herkes gibi uyurum.)
Aslâ sert söylemezdi O hizmetçilerine.
Hattâ yardım ederdi, onların işlerine.
Hattâ yardım ederdi, onların işlerine.
Bu babta şöyle der ki Enes bin Mâlik dahî:
(On sene hizmet ettim Resûl’e bizâtihî.
(On sene hizmet ettim Resûl’e bizâtihî.
Lâkin bu on senede, hizmeti Onun bana,
Benim Ona yaptığım hizmetten çoktur daha.
Benim Ona yaptığım hizmetten çoktur daha.
Yine bu on senede, bana hiç incindiği,
Aslâ vâki olmadı, sert bir şey söylediği.)
Aslâ vâki olmadı, sert bir şey söylediği.)
Her sabah namâzını kıldırıp bitirince,
Nûr yüzünü eshâba döndürerek hemence,
Nûr yüzünü eshâba döndürerek hemence,
Onlara sorardı ki: (Hasta bir kardeşimiz,
Varsa, ziyâretine gidelim bir kaçımız.
Varsa, ziyâretine gidelim bir kaçımız.
Ve yine cenâzesi var ise bir kişinin,
Yardımına gidelim o din kardeşimizin.
Yardımına gidelim o din kardeşimizin.
Aranızda bu gece, var ise rüyâ gören,
Anlatsın, tâbirini yapalım onun hemen.)
Anlatsın, tâbirini yapalım onun hemen.)
Çocuk ve yaşlılarla latîfe yapıyordu.
Böylelikle onların gönlünü alıyordu.
Böylelikle onların gönlünü alıyordu.