KIRMA DEDİLER, AMA…
“Osmân ibni Affân“ın şehîd edildiği gün,
Bir mûcizesi daha gerçekleşti Resûl’ün.
Nitekim bir isyâncı, intikam hırsı ile,
Ve hazreti Osmân’a olan düşmanlığıyle,
Doğruca hânesine gitti o Halîfenin.
Girip, her tarafına göz gezdirdi hânenin.
Maksadı, eşyâsına vermekti zarar, ziyân.
O esnâda köşede bir “Asâ” gördü o an.
O Server, bu asâ’yı kullanıp sonra yine,
Hediye etmişlerdi Osmân-ı zinnûreyn’e.
Bu asâ’yı görünce, gidip aldı o bedbaht.
Dizine karşı verip, kırmayı etti murâd.
Ve lâkin başkaları, onu îkâz ettiler.
(Resûl’ün asâsıdır, sakın kırma!) dediler.
O yine bu asâ’yı, karşı verip dizine,
Ona düşmanlığından, sonunda kırdı yine.
Ve lâkin o dizinde, geçmeden fazla zaman,
“Şirpençe” hastalığı zuhûr etti sonradan.
Bu dertten çok ızdırâb ve acı çekti gâyet.
Ve aynı hastalıktan, ölüp gitti nihâyet.
“Ebû Katâde“nin de, Uhud cenginde yine,
Gözü çıkıp düşmüştü, yanağı üzerine.
Onu, o vaziyette Resûl’e ilettiler.
Onun çıkan gözünü, tutup aldı o Server.
Ve mübârek eliyle yerleştirip yerine,
Buyurdu ki: (Yâ rabbî, şifâ ver bu gözüne.)
Duâ bereketiyle o anda gözü gördü.
Hattâ diğer gözünden, daha iyi görürdü.