HER ZAMAN KORUNURDU
Her ne olacak ise ilerde, birer birer,
“Resûlullah”, hepsini eshâba verdi haber.
Meselâ “Ebû Zer-i Gıfârî” için bizzât,
Buyurdu: (Tek başına yaşar ve ölür bu zât.)
Buyurdukları gibi hakîkaten Resûl’ün,
Tek başına yaşadı ve yalnız öldü bir gün.
Hanımları hakkında hem şöyle buyurmuştur:
(En fazla cömert olan, bana önce kavuşur.)
Vefâtlarından sonra, ilk defâ vefât eden,
Hazreti “Zeyneb” oldu mübârek zevcelerden.
Zîrâ “Cömertlik”te ve “Çok sadaka vermek”te,
O, daha ileriydi cümlesine nisbetle.
Yine Peygamberimiz, sahâbe-i kirâmdan,
“Zeyd bin Sühân” hakkında buyurdu ki bir zaman:
(Bu kimsenin âzâsı, bir zaman gelecektir,
Kendinden daha önce Cennete girecektir.)
Yıllar sonra bu kişi, bir cenkte savaşırken,
“Bir eli” kesilerek, toprağa düştü birden.
Sonra defnedilirken, harpten sonra şehîdler,
“Onun elini” dahî, birlikte defnettiler.
Yine Peygamberimiz, eshâbın, ara ara,
Kalplerinden geçeni söylüyordu onlara.
Yine münâfıkların, ne gizli plânları,
Varsa çevirdikleri türlü entrikaları,
Çok gizli olsa dahî, biliyordu O yine.
Hattâ haber verirdi, bunu kendilerine.
Meselâ bir münâfık, bir münâfığa eğer,
Resûl’ün aleyhinde söyleseydi bir şeyler,
O, buna mâni olup, derdi ki diğerine:
(Sus, sakın bir şey deme o zâtın aleyhine.
Zîrâ söyliyeceğin o şeyleri, hep bir bir,
Mekke taşları bile, o zâta haber verir.)
Ve yine Hak teâlâ, düşmanın zararından,
Sevgili Habîbini koruyordu her zaman.
Müşriklerden “Hakem bin Ebil Âs” da, bir kere,
Sûikast plânladı, Sevgili Peygambere.
Kendisi anlatır ki: (Biz bu bâbta anlaştık.
Onu öldürmek için, bir grup yola çıktık.
Onu, namâz kılarken gördük Kâbe yanında.
Hücûma geçmek için bekliyorduk ardında.
O ara şiddetli bir “Ses” duyduk herbirimiz.
Korkumuzdan bayılıp, yere düştük hepimiz.
Bir gece, yine Ona sûikast hazırladık.
Onu tenhâda görüp, arkasından yaklaştık.
Tam Onu öldürmeye gidiyorken, bu defâ,
Onunla aramıza girdi “Merve” ve “Safâ”.
Yâni bir “Duvar” olup, aramızda mükemmel,
Onu öldürmemize oldular birer engel.