Allahü tealanın çok merhametli olduğunu bildiren âyet-i kerimeler azab âyet-i kerimeleridir. Allahü teala, kulları yanmasın diye, bir emri defalarca bildiriyor, bunu yapmayın, buyuruyor. Öyle bir imtihan ki, sorular ve cevablar bellidir. Buna rağmen bu imtihanı verememek çok acıdır.
Eğer dualarımızın kabul olmasını istiyorsak, birinin duasını almamız, sevindirmemiz lazımdır. Mısır’da kıtlık olmuş, yağmurlar da yağmıyormuş. Herkes yağmur yağması için çare arıyor ve dua ediyor, buna rağmen yağmur yağmıyormuş. Mübarek bir zat, bir gün camide cemaatin arasında, ben bunun çaresini biliyorum, yağmur nasıl yağdırılacağını biliyorum demiş. Herkes sadaka versin, sonra dua kabul olur demiş. Benim bu cübbemden başka birşeyim yok, ben cübbemi veriyorum deyip cübbesini çıkarmış koymuş, herkes nesi varsa vermişler, bunları fakirlere dağıtmışlar. Sonra dua etmişler. Ellerini açıp; “Ya Rabbî senin kullarını sevindirdikten sonra yapılan duayı kabul edeceğini buyuruyorsun, biz senin fakir kullarını sevindirdik ya Rabbî” derken, masmavi gökyüzü simsiyah bulutlarla dolmuş ve hemen yağmur başlamış.. Eğer dualarımızın kabul olmasını istiyorsak, birinin duasını almamız, birini sevindirmemiz lazımdır. Bir mübarek zâta gelip, efendim çocuğumuz çok hasta, şifa bulması için dua eder misiniz demişler. O zât, şurada fakir biri var, evvela onu sevindirin, sonra gelin buyurmuş. Fakir sevindirildikten sonra yapılan dua ile çocuk sıhhatine kavuşmuş. Allahü tealanın duamızı kabul etmesi için, bizi sevmesi için, kullarını sevindirmemiz lazımdır.