Allahü teala en sevdiği işi, en sevdiğine verir. Yani, en çok sevilen ve en çok güvenilene en kıymetli iş verilir. Allahü tealanın en sevdiği, Peygamber efendimizdir “aleyhissalatü vesselam”. Sonra, diğer peygamberlerdir. Sonra, onların yolunda bulunan evliyadır. Hepsinin vazifesi malum… Allahü tealanın emr ve yasaklarını, Allahü tealanın kullarına bildirmektir. Yani, en kıymetli iş budur. Kime bu nimet nasîb olursa çok şükretmesi lazımdır. Şükredilmezse elden gider. Nimetin devamı için şükr lazımdır. En kıymetli iş, aynı zamanda da en zor işdir.
İslamiyete hizmet etmek çok mühimdir. Bir kişinin müslüman olması için gayret edip muvaffak olmak pekçok kıymetlidir. Dine hizmet ederken, menfaat olmazsa, muvaffakiyet ve başarı vardır. Menfaat ön plana çıkmağa başlarsa, muvaffakiyet azalır. Büyüklerimiz yazdığı kitaplardan bir kuruş para almazlardı. Hizmette kalpteki niyet önemlidir. Allah için hizmet edilirse muvaffak olunur, para için yapılırsa muvaffak olunamaz. Kalpte mutlaka bir niyet vardır. Bu da; Allah rızası veya dünya menfaatidir. Hangisi ön planda ise ona bakılır. Eğer Allah rızası için yapması ön planda ise, aldığı para hizmete mani olmaz, ahireti için sevap kazanır, dünyadaki aldığının da bereketi olur. Dine hizmeti, para için yaparsa hiç sevap kazanamaz, aldığının da hayrını görmez. Kalpteki niyetin hangisi ön planda olduğuna bakılır. İki çeşit insan vardır; biri ecir için çalışır, diğeri ücret için çalışır. Ecir için çalışan, aldığından hayır görür, ecirini de alır. Ücret için çalışan sevap kazanamaz, aldığının da hayrını göremez.
Dine hizmet sıkıntısız olmaz, en zor iş, dine hizmet etmektir, sabr ister, fedakarlık ister… (Ekmek bile insana faydalı olmak için dişlerin arasında ezilmeye sabrediyor.)