Hepimiz her an bir imtihana tabiyiz. Bu imtihanı kazanmak da var, kaybetmek de var. Ama imtihanda olan bir kişi imtihandan başka bir şey düşünemez. Hepimiz imtihanlardan geçtik. O imtihanı nasıl vereceğim diye düşünmekten başka hiçbir şey düşünülemez. Çünki, ya kalacaksın, ya geçeceksin. Yaptığımız her alışverişte, yaptığımız her konuşmada, her yazışmada, her işte Allahü teala kalbimizdekini bildiği için, o yaptığımız işlere değil, kalbimizdeki niyete bakmaktadır. Kalbimizdeki niyet her zaman rıza-ı ilahi olmalıdır.
Büyükler buyuruyorlar ki; Kardeşim, eğer size birisi bir şey sorarsa, Allah rızası için sorarsa, siz de Allah rızası için cevap verirseniz, verdiğiniz cevap yanlış da olabilir. O, Allah rızası için sorduğu için, siz de Allah rızası için cevap verdiğiniz için, ihlas, samimiyet hakim olduğu için, Allahü teala o yanlış yaptığınızı düzeltir. Ama menfaatiniz için olursa isabetli olsa da isabetsiz, isabetsizse zaten isabetsizdir.