Herşeyin sahibi Cenab-ı Hak’dır. Dinin sahibi O’dur. Allahü tealanın dinine, ancak hizmet edilir. Akıllı olan insan, islam dinine hizmet eder. Ne bahtiyardır o kişi ki; gece-gündüz düşündüğü, dînime nasıl daha çok hizmet ederim ve bir kişi daha nasıl kurtulur derdindedir, aklı-fikri bununla meşguldür…. İmam-ı Rabbani hazretleri 213. mektubunda “Hâfız imâm da, aklını fikrini dînin yayılmasına vermişdir, zâten her müslimânın böyle olması lâzımdır” buyurmaktadır. Allahü tealanın dinine hizmet etmekle, islama değer kazandırmış olmayız, bilakis kendimiz şereflenmiş oluruz. Dine hizmet, Peygamberlik vazifesidir. Allahü tealanın en sevdiği iş, islam dininin tanınması için çalışmaktır, emr-i maruf yapmaktır.. En sevdiği insan da elbebette Habibim buyurduğu Muhammed aleyhisselamdır. Allahü teala en sevdiği işi en sevdiğine vermiştir. Benî İsrâilin peygamberleri, bu ümmetden olmayı istemişlerdir. İsa aleyhisselamın kıyamete yakın Muhammed aleyhisselamın ümmetinden olarak geleceğini herkes bilir… Ümmeti olduğumuz devlet yeter… O halde bu nimetin kıymetini iyi bilmeliyiz..
Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki: “Musa aleyhisselam Allahü tealaya aşık. Allahü teala da Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama aşık. Herkes peygambere aşık, Allahü teala da peygamberine aşık.”.
Bir köyde, bir mübarek zatın oturmasını köylüler istemiyorlarmış. Ailesiyle birlikte evlerinden, mahalleden, nihayet köyden çıkarmışlar. Sonra köyde zelzele olmuş ve köydekiler helâk olmuşlar. Müşrikler, Peygamberimize, Hak Peygamber olduğunu madem iddia ediyorsun, bir bela gelsin de görelim dediler. Peygamberimiz buyurdu ki: “Aranızda ben varım, ben varken bela gelmez.” Büyükler buyuruyorlar ki: “Alimler, Peygamberimizin vârisidirler. Vâris her konuda vâris olduğu için, onların bulunduğu yere de umumî belâ gelmez”. Peygamber efendimizin varisi olan bu müstesna zâtlar her konuda olduğu gibi, bu hususda da bizim için büyük nimetdirler. Nasıl ki gece karanlığında yıldızlar gökyüzünde parlamaktadır, Bu mübarek insanların bulunduğu yerler de, o şekilde parlamaktadır. Bu büyükleri sevenler, Onlar gibi olmağa çalışırlar, Onların ahlakıyla ahlaklanmağa, Onlardan ilim öğrenmeğe çalışırlar, Onların halleriyle hallenmeğe çalışırlar, dolayısıyla dünyada iken o büyüklerin etrafı ahlak ve fazilet olarak yüksek insanlardan oluşan kültür ve medeniyetin zirve olduğu yerler olduğu gibi, O mübarek insanların etrafındaki sevenleri ahiretde de beraber olurlar. Zira hadis-i şerifde buyuruluyor ki; “Dünyada iken birbirini sevenler, ahiretde beraber olurlar”
O halde insan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmelidir.
Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.