-HAYATINDAN KESİTLER-
Kıymetsiz yazılar:
-3-
Rahmetli Cemal efendi vardı, Efendi hazretlerinin biraderi Şemseddin efendi’nin oğlu. Ahir ömründe vefatlarına birkaç ay kala hastaydı, ziyaretlerine gitdim de, yahu Hilmi, amcam seni ne kadar çok seviyormuş dedi. Hayrola n’oldu dedim. Bir kere bize geldi, koynundan bir kağıt çıkardı, dedi. Bak Hilmi’nin Mamak’da yapdırdığı evin planı demiş. İşte kıymetsiz yazıları o evde hazırladım. O ev târihi bir ev… Planını Cemal efendi’ye göstermiş, burası yatak odası, burası misâfir odası, burası mutfak, böyle anlattı, senin evin planını cebinde taşıyor, bundan büyük muhabbet olur mu diyor, Cemal efendi böyle söyledi. Allahü teâlâ cümlesine rahmet eylesin.
İşte onu akşamları okuyoruz. F’ harfinde birinci kelime fâsık. Fâsık; farzları yapmıyan, harâm işleyen kimseye denir. Fâsıkın ve bid’at sâhibinin davetine gitmemeli, yemeğini yememelidir diye akşam okudum. Sonunda hangi mektûbda, hangi ciltde olduğu yazılı. Ben, onun hülâsasını yazmışım oraya. Mektubun tamamını almadım. Mektubun tamamını okumak için sonunada hangi cild hangi mektub olarak yazdım.
Ben şimdi diyorum ki, bizim kitâblarımız çok kıymetlidir. Çünki içinde benim yazım yok. Bizim kitâblarımızda bize ait yazı yok diyoruz. Eğer benim yazım karışsa hiç kıymeti kalmaz, islâm âlimlerinin kitâblarından tercemedir. Bizim kitâblar mücevherdir. Falanca kitâbda şöyle, falanca kitâbda böyle yazıyor diye yazıyorum. Bizim kitâblar islâm âlimlerinin yazılarıdır. Bizim ilavelerimiz Efendi hazretlerindendir. Bizim kitâblar hep büyüklerin yazısı olduğu için bütün dünyâ hayran kalıyor. Bunlar hep Efendi hazretlerinin bereketi, himmeti iledir. Efendi hazretlerini görmeseydik, bu kitâbların ismini bile işitmezdik, değil bastırmak… Hep Efendi hazretlerinin emrleri, yazıları, tavsiyeleri bunlar. Se’âdeti ebediyyenin önsözünü okursanız, en son satırda, bu kitâblar çok kıymetlidir, sevabı çokdur. Bütün bu sevablar Abdülhakîm efendi hazretleri’ne aiddir, bizde birşey yok, Efendi hazretlerinin eseridir bunlar diye yazdım.
Celâleddin-i Rûmî hazretleri bile Mesnevisine başlarken daha ilk satırında benim kitâbım düdük gibidir, diyor. Düdükden çıkan ses kimin sesidir? Düdüğü kim çalıyorsa onun sesidir, beni de kim söyletiyorsa onun sözüdür bunlar, diyor. Bütün islâm alemi, hatta bizim büyüklerimiz meşayıh-ı nakşibendiye Mesneviyi çok medh ediyorlar. Yeryüzünde misli olmayan bir kitâbdır diyorlar. Biz de bunu açıklıyoruz. Mesnevi tesavvufda misli yazılmamış bir kitâbdır, Mektûbât ise, hem tesavvufta, hem akaidde, Ehl-i sünnet akidelerinde, hem de fıkhda misli yazılmamış bir kitâbdır diyoruz. Neden? Efendi hazretleri öyle buyurdu. Efendi hazretlerinin sözünü biz ispat ediyoruz. Efendi hazretleri Mektûbât ayarında yeryüzünde bir islâm kitâbı yoktur buyurdu. “Bade kitâbullah, bade kitâbi Resûlullah, efdali kütüp mektûbâtest” buyurdu Efendi hazretleri. Kur’an-ı Kerimden ve hadîs-i şerîflerden sonra islâm kitâblarının en kıymetlisidir, buyurdu. Mesnevi daha arkada kalıyor. Efendi hazretlerinden böyle duyduğumuz için, mesnevi için yazılanları tevil ediyoruz. Ne diyoruz? Mesnevi yalnız tesavvufta benzeri yok, Mektûbâtda ise hem tesavvuf, hem akaid, hem fıkh var, onun için Mektûbât daha yüksektir.
-devamı var-