Allahü teâlâ ezelde herşeyi takdîr etti, diledi. Zamanı gelince de belli sebebler zinciri altında da bunları yaratmaktadır. Bu ezelde dilediklerinin, bir sene içerisinde olacak olanları da Şa’bân ayının onbeşinci gecesi, ya'nî Berât gecesinde Levh-i mahfûza yazılır. Melekler görür. Allahü teâlânın sevgili kullarından bazıları da, bu Levh-i mahfûzda yazılı olanları görür. Bir sene içerisinde olacak olan herşey, dünyâya gelecek olanların, ölecek olanların isimleri yazılır. O sene içerisinde olacak belâlar, musîbetler, inişler, çıkışlar, hepsi [bu bir sene içerisinde olacak olan hâdiselerin hepsi] oraya yazılır. Tabiî, bunlar sebeblere bağlıdır. Orada görünenler, aynen tahakkuk etmeyebilir. Allahü teâlânın ilminde gizlidir, bazı kullarına da o ilmi de açabilir. Fakat Peygamber de olsa “aleyhissalâtü vesselâm”, Peygamberlerin vârisleri de olsa, bunların hepsi sınırlıdır. Ya'nî, Peygamber de olsa mahlûkdur. Allahü teâlânın bildirdiği kadar bilebilirler. Meselâ Levh-i mahfûzda yazılıdır, ama şartlıdır.
Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” bir Berât gecesinde o kadar çok ibâdet ediyorlar ki, hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ” vâldemiz [Yağmur da yağmış, mubârek dizleri, yüzleri, elleri çamura batıyor. Çünkü Mescid-i Nebînin üzeri toprakla kapalı değildi. Hazret-i Âişe vâldemizin evi de mescide bitişikti. Onun üstü de öyle hurma yapraklarıyla kapatılmıştı. Dolayısıyla bir yağmur yağdığı zaman aralarından su rahatlıkla zemîne iniyordu. Böyle bir durum söz konusu oluyor.] o hâlde ibâdet ettiklerini görünce, (Yâ Resûlallah! Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Sizin geçmiş gelecek, sizden sâdır olabilecek herhangi bir şey, ne varsa, hepsi mağfiret olunmamış mıdır?) diye arz edince, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz, (Yâ Âişe! Allahü teâlânın mekrinden beni kim garanti edebilir ve ben cenâb-ı Hakka şükredici bir kul olmayayım mı?) diye cevâb verirler. Yine, (Bu gece ameller arz edilir. Onun için de ibâdet ederken [orucluyken, namazdayken, ya' nî hayrlı işler yaparken] arz edilmesini severim) meâlinde, bu gece ile alâkalı hadîs-i şerîfler de uzun uzun bildirilmiştir. Dolayısıyla geçen sene Berât gecesinde ismi çizilenler gitti. Bu gece de ismi çizilenler olacak [belki bizim ismimiz de geçecek]. Din büyükleri ısrarla, (Doğmak, ölümün habercisidir) buyurmuşlardır.
Hepimizin ihtiyacı, istiğfardır. Estağfirullah min külli mâ kerihallah...
Bugün oruç tutanlar, yarın [gündüzüdür] da tutabilir. Gecesinde bir günlük kaza namazı kılınabilir. İstiğfar okuduğumuz gibi, salevât-ı şerîfe (Allahümme salli alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammed), kelime-i temcîd (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah-il-aliyyil’azîm), kelime-i tenzîh (Sübhânallahi ve bi hamdihî, sübhânallahil- azîm) ve Yûnüs aleyhisselâmın okumuş olduğu (Lâ ilâhe illâ ente sübhâne-ke innî küntü minez-zâlimîn), Kur'ân-ı kerîm okumak, sonra Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm”, Eshâb-ı kirâmın ve din büyüklerinin hayatlarını [Hakîkat kitâbevinin yayınladığı, Çihâr-ı yâr-ı güzîn ve Şevâhid-ün-Nübüvve kitâbı var] ve kendimize lâzım olacak ilmihâl bilgilerini okuyarak geçirecek olursak, bu geceyi ihyâ etmiş oluruz. Kendimiz, evlâd-ı ıyâlimiz, memleketimiz ve bütün insanlar için hayrlar dilemelidir. Biz de duâ istirhâm ederiz...
Bu ay da mübârek bir aydır. Şabânın onbeşi, bu sene temmuzun onbeşine geliyor. Onbeşini, onaltısına bağlayan gece Berât gecesidir. Bir sene içerisinde olacak olanlar yazılacak. Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm”, (Receb Allahü teâlânın, Şabân Benim ayım, Ramazân da ümmetimin ayı) buyuruyor. Böyle bir kıymetli zamân dilimi içerisinde bulunuyoruz.