Cum’a günü, rûhlar toplanır ve birbirleri ile tanışırlar. Kabrler ziyâret edilir. Bugün kabr azâbları durdurulur. Ba’zı âlimlere göre, mü’minin azâbı artık başlamaz. Kâfirin Cum’a ve Ramezânda yapılmamak üzere, kıyâmete kadar sürer. Bugün ve gecesinde ölen mü’minler kabr azâbı hiç görmez. Cehennem, Cum’a günü çok sıcak olmaz. Âdem “aleyhisselâm” Cum’a günü yaratıldı. Cum’a günü, Cennetden çıkarıldı. Cennetdekiler, Allahü teâlâyı Cum’a günleri göreceklerdir.
Allahü teâlâ, Cum’a gününü müslimânlara mahsûs kılmışdır. Cum’a sûresi sonundaki âyet-i kerîmede meâlen; (Ey îmân etmekle şereflenen kullarım! Cum’a günü, öğle ezânı okunduğu zamân, hutbe dinlemek ve Cum’a namâzı kılmak için câmi’e koşunuz. Alış verişi bırakınız! Cum’a namâzı ve hutbe, size, başka işlerinizden dahâ fâidelidir. Cum’a namâzını kıldıkdan sonra, câmi’den çıkar, dünyâ işlerinizi yapmak için dağılabilirsiniz. Allahü teâlâdan rızk bekliyerek çalışırsınız. Allahü teâlâyı çok hâtırlayınız ki, kurtulabilesiniz!) buyuruldu.
İbni Hibbânın bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Peygamberlerin“aleyhimüsselâm” mübârek vücûdları çürümez. Bir mü’min bana salevât okursa, bir melek o salevâti bana getirip, ümmetinden falan oğlu filân sana salevât ve selâm söyledi der) buyuruldu.
İbni Mâcenin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Cum’a günleri bana çok salevât getirin! Okunan salevât bana hemen bildirilir) buyuruldu. Bunu işitenlerden Ebüdderdâ “radıyallahü teâlâ anh” (Öldükden sonra da bildirilir mi?) dedikde, (Evet, ben öldükden sonra da bildirilir. Çünki, toprağın Peygamberleri çürütmesi harâm kılındı. Onlar öldükden sonra diridirler, rızklandırılırlar) buyuruldu.
[Bu hadîs-i şerîf, Senâüllah Pâni-pütînin (Tezkiret-ül mevtâ vel-kubûr) kitâbının sonunda da yazılıdır. Bu kitâb, fârisî olup, 1310 [m. 1892] de Delhîde ve 1990 da, Hakîkat Kitâbevitarafından, İstanbulda basdırılmışdır.]