Meselâ hanefî mezhebindedir, kaplaması ve dolgusu vardır, kendisine anlatılmıştır ve red ediyordur, kabul etmiyordur. Tabiî hanefî mezhebine göre cenâbetlikden kurtulmuyor. Kitâblarda buyuruluyor ki, öncelik itibâriyle sâlih olan, dînini kayırana vermelidir. Bu, o açıdan doğru. Dînini kayıran varsa onları tercîh etmelidir. Akrabadan bile, meselâ önce yakın akrabaya verilir, yakın akrabadan başlanır. Bunlardan namazını kılan, sâlih olan tercîh edilir. (Fâsık da olmuş olsa verilebilir. Bu zekâtdır diye açıkça verilir. O düşünür belki müslimânlık ne güzel, zekât veriyor, fakir fukarâyı da koruyorlar gibi kalbine böyle bir şey gelebilir. Bunun sebebiyle de hidâyete kavuşabilir mi, o da olabilir. Ya'nî bunu da Ehl-i sünnet âlimleri kitâblarına yazmış. Ama öncelikle salîh olan tercîh edilir).
Verilir. Fıtra, adak, yemin keffareti, fidye verilir. Usül ve füru'a verilemez. Usül; anne, baba, dedeler, nineneler, yukarıya doğru, füru; çocuklar, torunlar, aşağıya doğru.