karanlık yollarda o, en azîz arkadaşdır.
Ondan sâdık dost olmaz, ondan vefâlı yâr yok,
herşeyde zarar olsa, onda aslâ zarar yok.
İlm, ucsuz bucaksız, bir ummânı andırır,
ilmden başka herşey, insanı usandırır.
Nasıl kıymetli olmaz, Allah onu övüyor,
bak! Nebî-yi muhterem, bir hadîsde ne diyor:
Ara, her yerde ilmi, o yer ister Çin olsun!
İlm öğrenmek farzdır, her mü’min için olsun.
Bak! Alî-yülmürtezâ, ne diyor dinlesene,
(Köle olurum, bana bir harfi öğretene).
Âlimler, şerî’atı, yıkılmakdan kurtarır,
âlimler yer yüzünde, zıll-i sıfâtullahdır.
Mürekkeb-i ulemâ, azîzdir hattâ şundan:
fî sebîlillah akan, şehîdlerin kanından.
Çünki, cihâd-ı ekber, ancak ilmle olur,
dâreynde, ilmi ile, âmil olan kurtulur.
Âlim, zâhidden üstün, zühd, ilmin altındadır,
âlimler, âhıretde, nebîler yanındadır.
Dime! Cihânda âlim, kalmadı, belki vardır,
aç gözünü, kalbinden zulmet perdesin kaldır!
Bu dînin âlimleri, hadîsle övüldüler,
Benî isrâ’îldeki nebîler gibidirler.
Âlimlerin bir sözü, yıllarca, bâkî kalır,
insanı en alçakdan, bâlâlara kaldırır.
Şimdi âlim bulmak zor, o hâlde ne yapmalı?
âsâr-ı ulemâyı, durmadan okumalı!
Kitâb, altun bir kafes, ilm içinde kuşdur,
kafesi satın alan, kuşa mâlik olmuşdur.
Sarıl kitâblara ki, kalbin nûr ile dolsun,
önce okuyacağın, Kur’ân-ı kerîm olsun!
Sonra, kıymetli eser, Buhârî ve Müslimdir,
ba’dehu Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânîdir.
Tesavvuf ile fıkh, burada vaslolmuşdur,
öyle bir âlimdir bu, hadîsle övülmüşdür.
Hârikalar menba’ı, hiç duyulmıyan sözler,
asrlarca çözülmez, mu’ammâ mes’eleler.
Hepsi Mektûbâtda ve tercemesinde vardır,
onsuz kurtuluş zordur, onsuz ilm, noksandır.
Eshâb-ı kirâm risâlesi de, gör, ne iyi,
oku! Güzel anla da, takdîr et sahâbeyi.
Mektûbât tercemesi, ebedî se’âdetdir,
le-hül-hamd her yerde var, temâmı bil, üç cilddir.
İbni Âbidîne bak, bir deryâ ki, sonsuzdur!
hanefîde en büyük fıkh kitâbı budur.
Gör, İhyâ-ül-ulûmu, Kimyâ-ı se’âdeti,
Gazâlîyi yâdından çıkarmazsın ebedî.
Riyâdunnâsıhîni okuyunca anlarsın,
Muhammed Rebhâmîye, ne büyük âlim dersin.
Şeyhul-ekber, Geylânî, öğren Behâ’eddîni,
böyle zâtlar korumuş, yıkılmakdan bu dîni.
Mevâhib, her eserde, adı geçen kitâbdır,
Resûl-i müctebâyı, uzun uzun anlatır.
menkıbeler pınarı, Çihâr-ı yâr-ı güzîn,
İhtiyâcı çok ona, kararan kalbimizin.
Merâkıl-felâh ve Mevkûfât kıymetlidir,
Mecmû’a-yı zühdiyye, sana çok şey öğretir.
Ma’rifetnâmeyi gör, İbrâhîm Hakkıyı bil,
çok oku Birgivîyi, sanma fâideli değil.
Terceme-i hâlleri, tanınmış Evliyânın,
içinde anlatılmış, Reşehât, Nefehâtın.
Berekât-ı Ahmedî, Mu’cizât-ül-Enbiyâ,
ne güzel yazılmışdır, Hadîka-tül-Evliyâ.
Dürr-i yektâyı da gör, hem Umdetül-islâmı,
Miftâhul-Cenneti, ey oğul ilmihâlini.
Râbıta risâlesi, tesavvufu bildirir,
musannifi (esseyyid Velî Abdülhakîm)dir.
Dahâ nice kitâb var, denizde inci bunlar,
Rahmet-i Hakda olsun, her birini yazanlar.
Bizlerden selâm eyle, yâ Rabbî, sen onlara,
kolaylık ver onların yolunda olanlara!.