(Gîbet) etmemelidir. Gîbet harâmdır. [Gîbet, bir müslimânın veyâ zimmînin gizli bir kusûrunu, arkasından söylemekdir. Harbîlerin ve bid’at sâhiblerinin ve açıkca günâh işliyenlerin bu günâhlarını ve müslimânlara zulm edenlerin ve alış-verişde onları aldatanların bu fenâlıklarını müslimânlara duyurarak, bunların şerrinden sakınmalarına sebeb olmak ve müslimânlığı yanlış söyliyenlerin ve yazanların bu iftirâlarını söylemek lâzımdır, gîbet olmaz (Redd-ül muhtâr: 5-263).]
Nemîme, ya’nî müslimânlar arasında söz taşımamalıdır. Bu iki günâhı işleyenlere çeşidli azâblar yapılacağı bildirilmişdir. Yalan söylemek ve iftirâ etmek de harâmdır, sakınmak lâzımdır. Bu iki fenâlık, her dinde de harâm idi. Cezâları çok ağırdır. Müslimânların ayblarını örtmek, gizli günâhlarını yaymamak ve kusûrlarını afv etmek çok sevâbdır. Küçüklere, emr altında bulunanlara [zevceye, çocuklara, talebeye, askere], fakîrlere merhamet etmelidir. Kusûrlarını yüzlerine vurmamalıdır. Olur olmaz sebeblerle o zevallıları incitmemeli, dövmemeli ve sövmemelidir. [Hiç kimsenin dînine, malına, canına, şerefine, nâmûsuna saldırmamalı, herkese ve hükûmete olan borcları ödemelidir. Rüşvet almak ve vermek harâmdır. Yalnız zâlimin zulmünden kurtulmak için ve ikrâh edilince vermek rüşvet olmaz. Fekat, bunu almak da harâm olur.] Herkes, kendi kusûrlarını görmeli, Allahü teâlâya karşı yapdığı kabâhatleri düşünmelidir. Allahü teâlânın, kendisine cezâ vermekde acele etmediğini, rızkını kesmediğini bilmelidir. [Ananın, babanın, hükûmetin, ahkâm-ı islâmiyyeye uygun emrlerine itâ’at etmeli, ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olmıyanlara ısyân etmemeli, karşı gelmemeli, fitneye sebeb olmamalıdır.] [(Mektûbât-ı Ma’sûmiyye) ikinci cild, 123. cü mektûba bakınız!]
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye