Akşam olduğu zaman; Eyvah! Bugün de bayramın bir tanesi gitti. Ertesi gün akşam olduğu zaman; Ah, bir gün daha gitti demek suretiyle, her günün her saatini, her gecesini, çok kıymetli bilip, ona göre değerlendirelim. Çünki, şu kıymete bakın ki; Ramazan-ı şerifte yapılan nafile ibadetlerin sevabı, Ramazan-ı şerif dışında yapılan farzlar kadar oluyor. Bu, yalnız bu ümmete mahsustur. Ya bir farza, kaç yüz katı kadar sevap veriliyor. Onun için bu ayda, çeneler kapanmalı. Yani, ağızdan değil gıybet, yalan, kötü laf, boşuna dünya lafı bile çıkmamalı. Nasibi varsa eğer, hayırlı şeyi yapmalı, hayırlı şeyi söylemeli. Vakit oldukça Kur’an-ı kerimi çok okumalı. Ziyaretler yapılmalı, gönüller alınmalı. Hediyeleri çok vermeli. Seâdet-i Ebediyye vermeli veya kitapevine gidip verdirtmeli. Benden bu kadar, bunun karşılığında kitap verin demeli.. Dünyaya kitaplarımız gidiyor zaten. Yani, hayır hasenatın tam kabul olacağı, red olunmayacağı bir ay inşallah..
Âb-ı Hayat – 1208
Enver abim, bir Ramazan-ı şerif günü buyurdular ki;
İnşallah bu Ramazan-ı şerifte günahlarımız afv olunur. Hizmetlerimiz güzel olur. Sağlıkla, sıhhatle ve afiyetle inşallah hakiki bayramı yaparız. Bir gün Mübarekler Kuleli Askeri Lisesi’nde buyurdular ki; Efendim, her bayram kıymetine göre, o kadar gün sürer. Mesela, Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı ise dört gün sürüyor. Efendim, bu öyle bir bayram ki, tam otuz gün sürüyor. Çünki, her gün yüz binlerce insan afv olunuyor, kabirdekiler Cennete giriyor. Dünyadakilerin günahları siliniyor, bundan daha büyük bayram olur mu? Onun için, her günü çok kıymetli olarak, her gün afv olmuşların içine kendisini de dâhil edebilmelidir.
ali zeki osmanağaoğlu