Alâüddîn-i Attâr “rahmetullahi aleyh” hazretleri buyurdu ki;
Evliyânın “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” mezârlarını ziyâret eden, kabirdeki zâtın büyüklüğünü ne kadar anlamış ise ve o Velîye ne düşünce ile teveccüh etmiş, yani kalbini Ona bağlamış ise, Ondan o kadar feyiz alabilir. Kabir ziyâretinin fâidesi çok olmakla berâber, Evliyânın rûhlarına teveccüh edebilen kimse için, uzaklık zarâr vermez. Behâüddîn-i Buhârî hazretleri “kuddise sirruh”, Hak teâlâya [teveccüh edebilenlerin doğruca Ona] teveccüh etmelerini emir buyururdu. Evliyânın kabirlerini ziyâret, Hak teâlâya teveccüh için olmalıdır. O Velînin rûhunu, Hakka tam teveccüh edebilmek için vesîle yapmalıdır. İnsanlara tevâdû’ ederken, Hakka teveccüh etmek lâzımdır. Çünkü, insanlara tevâzu’, Allah için olursa, makbûl olur.
Meşâyıhın kabirlerini ziyâret edene, onları anladığı ve bağlandığı miktârca fâide hâsıl olur. Onların kabirlerinden, çok fâide alınır.
Meşâyıhın kabirlerini ziyâret edene, onları anladığı ve bağlandığı miktârca fâide hâsıl olur. Onların kabirlerinden, çok fâide alınır.