Hayz ve Nifas
Orada, Silsile-i aliyye diye bilinen imâm-ı Rabbânî hazretleri, Bâkî Billah hazretleri, Abdüllah-ı Dehlevî hazretleri, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri gibi zâtların isimleri üstâdları ile beraber zikrediliyor. Bir hanım, muayyen gününde de zikredebilir, okuyabilir. (Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyyede)yi de okuyabilir. Salevât-ı şerîfe, kelime-i tevhîd, kelime-i temcîd okuması da câizdir. Bunları okuduktan sonra, bunlardan hâsıl olan sevâbı, o şiirde ismi geçen büyüklerin ruhlarını da hediye edilir. Vesîle edilerek, bir ihtiyacı varsa, Allahü teâlâdan taleb edilebilir.
Hanefî mezhebinde sınırı on gün, mâlikî mezhebinde onbeş gündür. Temizlik müddeti de dört mezhebde onbeş günden az değildir. Hanefî mezhebinde olduğu hâlde, mâlikî mezhebini taklîd eden için, meselâ on gün akıntı geliyor, ona iki gün daha ilâve eder ve onikinci günden sonra gusül abdesti alır, namâzlarını kılar. O iki günü de kaza eder.
Mazur sayılmaz. Kendini kontrol altına almalıdır. Ayrıca, böyle durumlarda kırdığı kimselerden, kendini toparladığı vakit özür dilemelidir.
Kadının muayyen hâli başladığı zaman oruç bozulur. Ramazan ayından sonra kaza edilir. Yime içmeye de devam edilir. Bunun tersi olursa, meselâ öğle vakti muayyen hâli biterse, akşama kadar yimemesi ve içmemesi iyi olur.
On güne kadar gelenler hayzdır. Mâlikîde de onbeş güne kadar gelenler hayzdır. Dolayısıyla diyelim ki sekizinci gün geldi ise devam ediyor demektir. Âdeti değişti demektir.
Diş dolgusu sebebi ile hanefi ve hanbeli mezhebindekiler maliki veya şafii mezhebini taklid etmelidir, dediğimiz zaman (olmaz) diyorlar. Halbûki burada cenâbetlikten kurtulması lâzım, bunun başka çıkış yolu yoktur. Ama burada hanefi mezhebindeki bir kızcağıza, (maliki mezhebini taklid ediver) deniyor. Peki o (olmaz) nerede kaldı? Neye göre oluyor bu? Kur'an-ı kerim öğrenmesi farz değildir. Elbette ki öğrenmesi güzel olur. Ama sadece namaz kılacak kadar öğrenmesi farzdır, buyuruluyor. Muayyen gününün dışındaki zamanlarda okuma imkânları vardır. Bu konuda zaruret yok, zaruret olmadığı gibi ihtiyaç da yoktur. Dişi doldurtma ve kaplatma meselesinde ise cenâbetten kurtulma durumu söz konusudur. Eğer cenâbetten kurtulmazsa bu kimsenin namazı ve abdesti olmaz. Abdeste ve gusle bağlı ibâdetlerin hiç birisi olmaz. O kızcağızların içerisinde dolgusu veya kaplaması olup da, maliki mezhebini taklid etmeye niyet ettikleri zaman (olmaz, buna gerek yok) deyince, cünüb olarak Kur'an-ı kerim tutmasına sebep olunuyor, Kur'an-ı kerim ezberletiliyor. Kur'an-ı kerim öğrenme konusunun zaruretle hiç bir alâkası yoktur. Dolayısıyla burada taklid edilmez.
Dört mezhepte de temizlik müddetinin asgarisi 15 gündür. Hanefi mezhebinde İmam Azam hazretlerinin ve İmamı Yusuf hazretleri ile İmamı Muhammed Şeybani hazretlerinin hayz ile alakalı içtihat farklılıkları var. Fakat kitaplarda bilinmesi gerekenler yazılmış. Öncelikle Hanefi mezhebi ile ilgili nakledelim. Hanefi mezhebinde hayz müddeti, temizlik müddetinden sonra başlar. En azı üç gündür. Üç günden az olmaz. İmamı Malik hazretleri ise en azı yok, temizlik müddeti geçtikten sonra kan görülmüşse hayz başlamış demektir, buyuruyorlar. Fakat İmamı Azam hazretleri, temizlik müddeti geçtikten sonra ilk gün kan görüldü, ikinci gün görülmedi, üçüncü günde görülmedi... Böyle olursa, bu rahatsızlık sebebi ile olmuştur, vücutta oluşan bir arıza sebebiyledir, buyuruyor. Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında hayz konusu anlatılırken bir ifade geçiyor, deniyor ki: "Her ay hayz müddeti değişebilir" Bir kimsenin hayz müddeti 6 günken, 7 de olabilir. Onun için Hanefi mezhebinde en azı 3 gün, en fazlası da 10 gündür buyruluyor. Birinci ölçü budur. İkincisi, üç gün birer damla da olsa peş peşe kan gelmesi lazım. Dinleyicimiz ikinci gün gelmedi, üçüncü gün geldi demişti. İkinci gün gelmediği için Hanefi mezhebine göre; hayz kabul edilmiyor. Diyelim ki, üç gün geldi (birer damla da olsa görüldü) hayz başlamıştır. Sonrasında 4.gün gelmedi, 5.gün gözüktü veya 6.gün gelmedi, 7. gün gözüktü, bir damla geldi diyelim, 10. güne kadar böyle devam etti. Veya 9 gün kadar böyle devam etti. Bunun 10 günüde hayz kabul edilir. Aktı kabul edilir. Önemli olan başlangıcı olan 3 gün boyunca gözükmesi, bir damla da olsa gözükecek. Tercih edilen kavil budur. Dinleyicimiz bir de, 1. günü kan görüldü, 8.güne kadar gözükmedi ve 8.günü gözüktü. Aradaki bu zaman dilimi, istihaza mıdır diye sordu. Evet, istihazadır, bu özürdür buyruluyor. Ya mevsimlerin geçişi sebebiyle veya sinirsel bir rahatsızlık sebebiyle vücutta bir rahatsızlık meydana geldi ve o bölgede bir rahatsızlık oluştu. Bu sebeple kan görüldü. Dolayısıyla özür oluyor bu. Hayzla ilgisi yok. Burada namazı bırakmış ise kaza edecek. Peki, 8. gün geldi. Buraya kadar temizliği, temizlik müddeti devam etti. Temizlik müddetinin asgarisi, en azı 15 gündür. 3 haftada sürebilir. Hatta bazı bünyelerde temizlik müddeti1 ay bile sürebilir. Kitaplarda, vücut her ay hadiselerden, mevsimlerden etkilenebilir ve hayz müddeti değişebilir, buyruluyor. Bazıları vardır hadiselerden, mevsimlerden etkilenmez, bunların tesiri altında fazla kalmaz, hayz müddeti 5 gündür. Sürekli 5 gün, 5 gün devam eder. Hanefi mezhebinde olan bir kimsenin hayz müddeti her ay 7 gün diyelim. Diyelim ki bu ay 7 günü geçti. 8 oldu veya 9, 10, 11 oldu akıntı geliyor. Orada Hanefi mezhebinde, bu rahatsızlık sebebi iledir, hayz yine 7 gündür. 7 günden sonra kılınmayan namazlar kaza edilir buyruluyor. Bu 7 günden sonrası istihaza, özürdür buyruluyor. Peki niye? Zira 10 günü geçti. İmamı Azam hazretleri 10 günü geçince bu özür olur, o bölgede rahatsızlık sebebi ile akıntı gelir, buyuruyorlar. Maliki mezhebinde, Şâfiî mezhebinde, Hanbeli mezhebinde ise: temizlik müddeti yine asgari 15 gündür ve hayz müddetinin en fazlası da 15 gündür, buyruluyor. Mesela maliki mezhebindeki bir hanım 15 gün temizlik müddeti geçtikten sonra bir gün bile bir kan görse hayz başlamış demektir, buyruluyor. İmamı Azam hazretleri ise hayzın başlaması için 3 gün arka arkaya gelmesi lazım buyuruyorlar. Peki Hanefi mezhebinde olupta, maliki mezhebini taklid eden bir hanım ne yapar? Namazı bırakır. Hanefi mezhebinden çıkmadığı için 2., 3.günü gelmez ise onu kaza eder. Maliki mezhebi 15 güne kadar diyor. Hanefi de ise 10 gün. Akıntı devam ederse, bu durumda ne yapacak? 10 güne 3 gün ilave edilir, buyruluyor. 3 günden sonra akıntı gelecek olursa temizlik müddeti başlamıştır, buyruluyor. Buna fasid temizlik deniliyor. Akıntı devam etse bile gusül abdestini alır, Hanefi mezhebi, yani kendi mezhebi 10 günden sonrasını hayz kabul etmediği için o 3 günüde kaza eder, buyruluyor. Zira kendi mezhebinden çıkmıyor. Sadece taklit ettiği mezhebin farz dediklerine uyuyor, müfsid (bozar) dediklerinden de sakınıyor.
(Mektûbât) kitâbını, (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbını, daha doğrusu Kur'ân-ı kerîmin dışındaki kitâbların hepsini okuyabilir.
Mızraklı İlmihâl, İslâm Ahlâkı gibi kitâbları okuyabilir. Hanefî mezhebinde bir kavle göre, âyet-i kerîmeler bulunduğu zamân onu abdestsiz tutmamak gerekir. Şâfi'î mezhebinde âyet-i kerîmeler çoksa Kur'ân-ı kerîm hükmündedir. Az ise fıkıh kitâbları hükmündedir, tutulabilir. Ama mümkün mertebe abdestli tutmak iyi olur.
Hayır. Dua olarak bildirilenlerin hepsini okuyabilir. Hatta Fatiha-i şerife de dua niyeti ile okunabilir.
(Tam İlmihâl-Se’âdet-i Ebediyye), (Fâideli Bilgiler), (Hak Sözün Vesîkaları), (Herkese Lâzım Olan Îmân), (İslâm Ahlâkı), (İngiliz Câsûsunun İ'tirâfları), (Şevâhid-ün Nübüvve), (Menâkıb-ı Çihâr Yâr-ı Güzîn), (Kıyâmet ve Âhıret), (Cevâb Veremedi) okuyabilir, mahzuru yok.
Dört mezhebde de temizlik müddeti onbeş günden aşağı olmaz. Temizlik müddetinin onüçüncü günü bir akıntısı gelirse, o istihâzadır. Gusül abdesti almaz. Akıntı devam edecek olur ise, her namâz vakti gelince abdestini alır, namâzını da kılar. Onbeşinci günden sonrasını hayz olarak sayar. Hayz müddeti de hanefî mezhebinde en fazla on gündür. Mâlikî, şâfiî ve hanbeli mezhebinde de en fazla onbeş gündür. Onbeş günden fazla gelir ise, üç mezhebde istihâza olur, hanefî mezhebinde de on günden fazla gelirse istihâza [özür] olur.
Gözüyle takip etmesinin bir mahzuru söz konusu değildir. Eline alması ve telaffuz etmesine izin verilmemiştir. Harf veyâ hareke hatâlarının doğrusunu telaffuz ederek, müdâhale edebilir.
Okuması harâm, câiz değil ki. Bu hangi kitâbda yazıyor?
Muayyen hâldeki bir hanım, Kur'ân-ı kerîm okunuyorsa onu dinleyebilir. Ama câmi'ye giremez. Eline mushaf alıp, bunu takip edemez, câiz değildir. Nâs ve Felak sûrelerini okumak da câiz değildir, yanlış söylemiş, kitâblarda öyle yazmıyor.
Hanefî mezhebinde olan, on gününü hayz kabul edecek. Onbeş gününü temiz kabul edecek. Düzelene kadar bu şekilde böyle devam edecek.
Tabiî, muayyen günü, nifâs hâli gusülle bağlantılıdır. Muayyen hâl için bir tek hanefî mezhebi on güne kadar diyor. Ama diğer üçü en fazla onbeş güne kadar diyor. Nifâs hâlinin de hanefîde en fazlası kırk gündür. Ama diğer üç mezhebde en fazlası altmış gündür. Mâlikî mezhebini taklîd edenin âdet günü on günü geçerse, üç gün ilâve eder. O üç günü de daha sonra kaza eder. Çünkü hanefî mezhebinden çıkmadı. Lohusalık durumu da kırk günü geçerse, meselâ elli gün sürerese, o on günde namâzı bırakıyor, ama daha sonra kaza ediyor.
Tabîî kanaldan gelmediği için nifas olmuyor ifâdesi geçiyor, ancak o bölgeden de gelirse nifas olur.
Hanefî mezhebinde, bir kadın doğum yaptıktan sonra nifâs hâli en fazla kırk gün sürer. Yirmibeşinde temizlenirse, gusül abdesti alır, ibâdetini yapar. Akıntı devam ederse en fazlası kırk gündür. Dolayısıyla kırk günden önce kesilirse gusül abdesti alır ve namâzını kılar. Çocuk doğduktan sonra kırk gün dışarı çıkartmamak sağlık açısındandır. Dünyaya yeni gelmiştir, dünya şartlarına müsâit değildir, nazâra gelir, bunları, dışarıdaki hava şartlarını kaldıramaz. Bunun için kırk gün dışarı çıkartmamak, yabancılardan sakınmak âdet olaraktır, islâmiyyet onu men etmiyor. Ama dînin emri değildir.
Cünübken beden temizliği yapmak mekrûhtur. Kadınların, muayyen hâlinde ve nifâs hâllerinde beden temizliğini yapmalarının herhangi bir mahzuru söz konusu değildir. Kadının da erkeğin de beden temizliği yapması, saçını ve tırnağını kesmesi, bedenindeki fazla tüyleri alması mekrûhtur. Cünüblükten kurtulduktan sonra beden temizliği yapılabilir.
Fâtiha-i şerîfeyi muayyen hâldeki hanımlar duâ niyeti ile okuyabilir.
Evet, dua niyeti ile okunabilir. (Rabbenâ âtinâ...), (Rabbenâğfirlî...), (Sübhâne Rabbike...), (Lâ ilâhe illâ ente sübhâne-ke innî küntü minez-zâlimîn), bunlar âyet-i kerîmedir. Ama dua âyet-i kerîmeleridir. Bunlar da okunabilir.
Allahü teâlâ herkese, gücü ve taakati nispetinde emirler vermiştir. Zâhiren bittiği anlaşılınca, gusül abdesti alır, namazınızı kılarsınız. Ne kadar biliyor, hissediyor ve anlıyorsanız onunla sorumlusunuz.
Hanefi mezhebinde hayız olabilmesi için, üç gün arka arkasına görülmesi gerekir. Gündüz onikide başlayıp, akşam da görülse, o hâlâ aynı gününü içindedir. Yani, ertesi gün öğleye kadar bir gündür. Tekrar ertesi gün öğleye kadar da ikinci gün başlıyor. O ertesi gün öğleye kadar, bir damla da olsa görülmesi lâzım. Görülmedi ise, bu hayız değil, istihâzadır. Hayız her ay değişebilir.
Okuyabilirler, mahzuru söz konusu değildir.
İstihazadır, yani özürdür. Dolayısıyla gusül abdesti almanıza bile gerek yok. Parmak kanamış gibidir, abdest alınır, namaz kılınır.
Hayır, beklenmeyecek. Birinci gün gelince, ikinci gün başlayış saatine kadar beklenir.
Bu ilk görülen istihaza, yani özür oluyor. Herhangi bir yer kanamış gibi oluyor, gusül de gerekmiyor. Hanefi mezhebine göre hayız başlamıyor. Çünki hanefi mezhebinde üç gün peşpeşe gelmişse, bu hayız demektir. Üç gün arka arkaya gelmişse, en fazla on gün devam eder. On günden fazla gelirse, hanefi mezhebine göre istihazadır.
Hanefî mezhebinde olup da, mâlikîyi veyâ şâfi'îyi veyâhud da hanbeliyi taklid edenin onbeş güne riâyet etmesi gerekliyor. Yani onbeş günü temiz, onbeş günü hayz kabûl eder, beş günden sonrasını da kaza eder, buyruluyor. Başka bir kavle göre de, meselâ siz hanefî mezhebindesiniz, mâlikîyi taklîd ediyorsunuz. On günü geçince iki gün ilâve eder, oniki günden sonra gusül abdesti alır, namâzınızı kılar, orucunuzu tutar, ibâdetlerinizi de yaparsınız. O iki günü de kaza edersiniz.
Olmadığı şeklinde ifâde de geçiyor. Yalnız kitâplarda anlatılırken buyuruluyor ki, çocuk ameliyat şekliyle rahimden alınınca, yine o kanaldan gelecek olursa lohusa olur deniyor. Zaten hanefi mezhebinden çıkmadığı için de, yine lohusalık müddetine devam edecek.
Hanefi mezhebinde bir hanım, doğum yaptıktan sonra gelen akıntının en son sınırı kırk gündür. Mâlikî, şâfii ve hanbeli mezhebinde altmış gündür. Hanefi mezhebinde bir hanımdan, doğum yaptıktan kırk gün sonra yine akıntı geliyorsa, o artık nifâs değildir, özürdür. Yani o bölgede bir rahatsızlık vardır, bu rahatsızlık sebebi ile geliyordur. Kırk gün dolduktan sonra gusül abdesti alacak, namazlarını da kılacak. Meselâ bu sekiz gün içerisinde hâlâ namaz kılmamışsa, bunları da kaza edecek. Kırk günden sonraki temizlik müddeti en az onbeş gündür. Bu zaman diliminde gelmiş olsa bile her namaz vaktinde abdestini alır, namazını kılar. Zevciyat muamelesi olmak üzere hepsi serbesttir. Ama mâlikî, şâfii ve hanbeli mezhebinde, gelirse altmış günü tamamlaması lâzımdır.
Hanefi mezhebinde olup da, mâlikî mezhebini taklid eden bir hanım, namaz kılmayacak. Bu kırk günden elli güne kadar olan zaman dilimini kaza eder.
Muayyen halde, cünüp halde iken Felak, Nas, İhlas ve diğer sureler ezberden okunmaz. Sadece Fatiha, Rabbenâ âtina..., Rabbenağfirli... ve daha başka dua ayetleri; dua niyetiyle okumak istisna. Bunlar muayyen haldeyken dua niyetiyle okunabilir. Bunun dışındakiler okunmaz. Tam İlmihalde nazar için okunacak dualar bildirilmiş onlar okunur. Mesela kitaplarda: (Euzü bi-kelimâtillahittâmmeti min şerri külli şeytânin ve hâmmetin ve min şerri külli aynin lâmmetin) tavizini, sabah akşam 3 defa okunup kendine veya hastaya üflenirse, nazardan, cin, şeytan ve hayvanların zararından korur buyruluyor.
Okuyabilirler. Rabbenâ âtinâ..., Âmentü..., dualarını ve hatta Fâtiha-i şerîfeyi dua niyyeti ile okuyabilirler.
Doğru düşünüyorsunuz. Söylenmemesi gerekir. Ama hayız ve nifas bahislerinin bilinmesi gerekir.
Yapabilirler, ama Kur'ân-ı kerîmden bir şey okuyamazlar. Ama kelime-i tevhîd, salevât-ı şerîfe, kelime-i temcîd, Rabbenâ âti-nâ..., Rabbenâfirli..., okurlar. Hatta hanefî mezhebinde, Fâtiha-i şerîfeyi bile duâ niyyetiyle okuyabilirler. Bundan hâsıl olan sevâbı da, kabirdeki veyâ türbedeki zâta hediyye edebilirler.
Almak veya kaldırmak mecburiyeti olduğu zaman tutulur. Yoksa eline alması uygun değildir. Zaruret olduğu zaman temiz bir bez veya havlu ile alınıp yükseğe kaldırılması caizdir.
Hastalıktan kasıt nedir, o bildirilmemiş. Diyelim ki, kıl diplerinden devamlı kan, cerahat, sarı su akıyor, böyle ise elbise necis olur, temizlenmeden bununla namaz kılınmaz. Bulaşıcı bir hastalık ise elbise dezenfekte edilir. Muayyen hal kastediliyorsa, onda da en fazla iç çamaşırı kirlenir, o da zaten değiştirilir, elbiseye sirayet etmez bu. Şöyle düşünülüyorsa; muayyen haldeyken bedenim kirli, bundan mütevellit elbiselerim de kirli oldu; Hayır elbiseler kirli olmaz, o halde iken giyilen elbise ile de namaz kılınır. Kısaca necasetin kıyafetlere bulaşmasına sebep bir hastalık yoksa o elbise ile namaz kılınır, mahzuru olmaz.
Beyazdan başka her renk hayızdır. Temizlik müddeti dört mezhebde de onbeş günden az değildir. Meselâ onüçüncü günde böyle bir leke geldi ise, istihazadır, aldırış etmezsiniz. Temizlik müddetinden sonra üç gün peşpeşe gelirse, hayızın başladığına alâmettir.
Okunamaz. Hadîs-i şerîflerde bildirilmiş.
Caiz değildir. Burada ihtiyaç yoktur. Muayyen zamanının dışında kendisine lâzım olacak şeyleri öğrenebilir.
Salat-i tefriceyi, metininden de, ezberden de okumak caizdir. Duâ olarak bildirilen, (Rabbenâ âtinâ...), (Lâ ilâhe illâ ente sübhâne-ke innî küntü minez-zâlimîn), (Rabbigfir-lî), (Sübhâne Rabbike Rabbil’-izzeti ammâ yasıfûn ve selâmün alelmürselîn velhamdü-lillâhi Rabbil’âlemîn) âyet-i kerimelerini duâ niyeti ile de, bir hanım muayyen gününde de okuyabilir. Sûrelerden bir tek Fâtiha-i şerifeyi, [o da hanefi mezhebinde] hayızlı bir hanım duâ niyeti ile okuyabilir. Diğer sûrelerin hiçbirisini ezberinden de okuyamaz. Ancak kadın-erkek, namaz abdesti yoksa, sûreleri ezberinden okuyabilir.
Hayızlı kadın câmiye giremez, Kur'an-ı kerim okuyamaz, namâz kılamaz, ama ölüye bakabilir. Ölünün yıkanmasında yardımcı olabilir. Başkaları varsa girmemesi daha iyidir.
Sekerât-ül-mevt hâlinde bulunanın yanında cünüb olan, hayız hâlindeki kadın, açık saçık kadını oradan uzaklaştırmalıdır. Kadın-erkek karışık olmamalıdır. Fısk meclisi hâline dönmemelidir. Mümkün mertebe resim bulundurmamalıdır, çünkü rahmet meleklerinin girmesine mâni olur.
Maliki mezhebinde bir ruhsat, izin verilmiştir ama Hanefî, Şafi ve Hanbeli mezhebindeki bu ruhsatı kullanabilir mi.? Hayır kullanamaz, çünkü Kur’ân-ı kerim okumak zaruret değil ve kadının mutlakâ hafız olması emredilmemiştir. Kur’an-ı kerim kursundaki bir hoca hanım bunun mahsuru yok dediyse kendi kafasına göre fetva veriyor demektir. Bunlara itibâr edilmez. Dinini öğreneceğin, sûal edeceğin kimse dinini bilecek, amel edecek ve bu Allahü teâlânın emridir diye tir tir titreyecek. Kendi görüşü ve yorumunu zinhâr katmadığı gibi nakli esas alacak. Eğer böyle değilse müslümân akıllı olur böyle kimseye dini konu sorulmaz.
Bu konuda, (Se'âdet-i Ebediyye)de ve (İslâm Ahlâkı)nda da detaylı bilgi var. Hanefî mezhebinde üç gün arka arkasına gelirse hayz olur. Gelmezse hayz olmaz. Günden maksat, meselâ diyelim ki, öğle vakti saât iki buçuktan, ertesi günü aynı şekilde iki buçuğa kadar bir gündür. Yoksa imsâkla güneşin batışı değildir. Başlayış vakti esastır. Üçüncü günü öğleyin iki buçuktan önce gelen, önceki güne âittir. İki buçuktan itibâren hiç gelmezse, hayz başlamamış demektir. İki buçuktan sonra bir damla bile gelse, tamam oldu. Yanî üçüncü günü tamamlayamadı ise, başlamamış demektir. Dört gün ara verdi, sonra başladı ise, demek ki önceki istihâza idi, hayz değildir.
Diyelim ki hayz saat 12:15'te başladı. Ertesi gün 12:15 olunca 1 gün olur. Yoksa öğlen başladı, akşama 1 gün kabul edilmez. Diyelim ki, 12:15'i geçti ve 1 damla kan görüldü. 1.gün geldi. Ertesi gün yine 12:15'i geçti (mesela 12:30'ta) 1 damla görüldü. 2.gün de gelmiş oldu. 3.gün yine 12:15'i geçti (13:00 da veya 14:00 da diyelim) bir damla daha geldi. 3.günüde geldi. Böyle olunca hayz olduğu anlaşıldı. Bunun bitiş zamanı ne zaman? 12:15'de başlarsa, ertesi günü 12:15'de biter. Gün orada bitmiş olur. Diyelim ki, hayz müddeti 5 gün. Saatini de biliyor. Yine, 12:15 diyelim saatine... Bekledi, 12:15 oldu ve 5.gün bitti. Öğle vaktinin sonuna kadar bekler, bir akıntı yoksa öğle vaktinin sonuna doğru hemen gusül abdestini alır, öğle namazını kılar.
Gitmesine izin verilmiştir de, ne okuyacak? Kelime-i tevhîd, salevât-ı şerîfe okuyup, götürür onları hediye eder. O zâtı vesîle ederek duâ eder. Câizdir.
Orada imkânı yok, çalışıyor, gusül abdesti de alamayacak, teyemmüm yapar. O teyemmümle [zayıf kavil ama] namâz kılabilir. Eve geldiği zamân gusül abdesti alır ve o kıldığı namâzları da kaza eder.
Fıkh kitâblarında, ilmihâl kitâblarında, kadın muayyen hâlinde iken neleri okur, neleri okumaz, açık net bildirilmiş. Kur'an-ı kerime el süremez, Kur'an-ı kerimi okuyamaz, Kur'an-ı kerimdeki sûrelerin hiçbirisini okuyamaz. Sadece Kur'an-ı kerimde, duâ âyeti olarak bildirilenler var. Meselâ, Rabbenâ âti-nâ..., Rabbenağfirlî..., bunlar duâdır, bunları okuyabilir. Hatta hanefi mezhebinde, Fâtiha-i şerîfeyi bile duâ niyyetiyle okuyabilir, buyuruluyor. Hiçbir kitâbda, kadın muayyen hâlindeyken âyet-el-kürsî okur diye yazmaz, bunu söyleyen yanlış söylemiş, doğru değil efendim.
Doğru değil. Hiç kürsüf kullanılmasa da, yine de namazlar sahih olur. Kürsüf kullanılmazsa, iç çamaşırı kirlenebilir. Kirli çamaşır çıkarılıp temiz çamaşırla namaz kılınır. Kürsüf, yani bez veya pamuk, namazdan sonra konursa, çamaşır kirlenmiş olmaz. Maliki mezhebi taklit edilirse, namazda bile akıntı gelse, abdesti de, namazı da bozmaz.
Muayyen hâlde olan hanıma o anda namaz kılmak farz olmadığı için teşrîk tekbîrlerini söylemez. Namaz kılan Arefe günü sabah namazından itibâren başlar. Farzlar kılındıktan sonra bir defa, (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) diyerek teşrîk tekbîrini söylemek vâcib olur buyuruluyor.
Devam eder. Çünkü dört mezhebde de temizlik müddetinin asgarisi onbeş gündür. Onbeş günden az temizlik olmaz.
Doğru olur mu hiç? Kadın hayzlı iken Kur'ân-ı kerimi tutamaz, harâmdır, günâhtır. Câmiye giremez, harâmdır, günâhtır. Allahü teâlânın emrini hafife alanlara gidilmez, bunlardan da bir şey öğrenilmez. Kur'ân-ı kerimi ezberlemek emredilmemiş ki. Namâzda okunacak kadar sûreleri ezberleyince mesele bitiyor. Hafız yetiştirmek elbette kıymetlidir, ama harâm işleyerek olmaz.
On günün üzerine üç gün ilave edilir. O üç gün kaza edilir. Hanefi mezhebinde, on günden sonra gelen istihaza oluyor.
Hayır, bu hayz değildir. Dört mezhebde de onbeş gün temizlik müddeti vardır. Bu temizlik müddetinden sonra gelmiş olsa ve o gelenin de yaradan gelmiş olduğu belli olsa tine hayz olmaz.
Hanefi ve hanbeli mezhebinde, gusül abdestinde ağızın içini yıkamak farz. Diş dolgusu veya kaplaması varsa, ağızın içerisi yıkanmadığı için gusül olmuyor. Bunların mâlikî veya şâfii mezhebini taklid etmesi lâzım. Bu şekildeki bu fetvâ verenler, bu olmaz diyor. Bir kimsenin guslü olmazsa namazı olmaz, burada mutlaka taklid etmesi lâzım. Çünkü beş vakit namazı muhakkak kılması, guslünün ve abdestinin muhakkak sahih olması lâzım. Sahih olabilmesi için de, kendi mezhebinde çıkış yolu yoksa diğer mezhebleri taklid etmesi şarttır.
Peki, hayızlı bir kadının Kur'an-ı kerim okuması şart mı? Şart olmadığı hâlde, (Mâlikî mezhebinde bir kavil vardır, ona göre yapılabilir) diye nasıl denilebilir ki. Bir hanım hayızlı iken Kur'an-ı kerim okuyamaz. Ona o hâlinde iken Kur'an-ı kerim okuması, öğrenilmesi emredilmedi.
Ezberinden de okumayamaz. Yok öyle bir şey. Dört mezhebde de bir farklılık söz konusu değildir. Hayızlı bir kadın camiye giremez, Kuran-ı kerime dokunamaz, ayet-i kerimelerini okuyamaz, haramdır. Sadece dua olarak bildirilen ayet-i kerimeleri ezberinden okuyabilir.
Sinir hastalığı için bunu Besmele ile okumalıdır. (Bismillahirrahmanirrahim ve la-havle ve la- kuvvete illâ billâhil'aliyyil'azîm). Hanımlar muayyen gününde de okuyabilirler.
Hayz ve nifâsda neler yapılmazsa, lohusalıkda da aynı şeylerdir. Kur'ân-ı kerîm okuyamaz, câmi'ye gidemez, Kur'ân-ı kerîmi tutamaz, evli ise zevciyât muâmeleleri olmaz, namâz kılamaz, oruç tutamaz. Onun dışında kelime-i tevhîd söyleyebilir, salevât-ı şerîfe okuyabilir, duâ edebilir.
Zaten hanefî mezhebinde olup da, mâlikî mezhebini taklîd ediyorsanız, on günü geçince üç gün ilâve eder, onüç gün olur. O üç gününü kaza eder. Mâlikî mezhebinde göre o daha özür olmadı, onbeş günü geçtikten sonra özür olacaktı.
Normal akıntı derken, âdet dışındaki akıntıyı kasdediyorsanız, hanefi mezhebinde bu devamlı geliyorsa, abdest alıp bir namâz kılacak kadar vakit tayin etmiyorsa, özürdür. Her namâz vakti girince abdest alır. Hanefi mezhebinde avuç ayasıyla sınırlıdır. Dolayısıyla o bölgeye bez veya pamuk koyarak, zaman zaman bunun değiştirilmesi gerekir. Bunda sıkıntı çekiliyorsa, mâlikî mezhebi taklid edilirse, bu akıntı semâvi olur ve abdesti bozmaz. Mâlikî mezhebinin bir kavline göre de necâset namâza mâni değildir.
Sarı akıntı devamlı geliyorsa, ilâve etmenize gerek yok.
On günün üzerine üç gün koyacak, onüçüncü gün gusül abdesti alacak, namazlarına devâm edecek. Sonrası özürdür.
Mâlikî mezhebini taklîd etsin veyâ etmesin, muayyen hâldeki bir hanım, eğer ihtilâm olmuşsa, onun için ayrıca gusül gerekmez. Çünkü gusül tutmaz, buyuruluyor. İkisi için tek bir gusül eder. Ağzını yıkayınca yemesi-içmesi mekrûh bile olmuyor.
Mâliki mezhebindekiler veyâ mâlikî mezhebini taklid edenler bunu kullanabiliyor.
Dört mezhebde de temizlik müddeti onbeş günden az değildir. Daha fazla temizlik müddeti olabilir. Hanefi mezhebinde hayızın en azı üç gün olur. En fazlası da on gündür. Mâlikî mezhebinde azı yok. Temizlik müddeti geçtikten sonra bir damla bile gelse, hayız müddeti başlamış demektir. En fazlası onbeş gündür. Hanefi mezhebinde on günü geçerse özür olacak, orucunu da tutacak, namazını da kılacak. Oruçta taklid etmediğiniz için, on günü geçmiş de olsa, tutmaya devam edersiniz. Namazda da üç gün ilâve edersiniz. Yani onbeşe tamamlamazsınız. O üç gün de kaza edilir.
Hanefi mezhebi bir ölçü bildirmiş. Hanefi mezhebinde hayız müddeti üç günden az olmaz. Birinci gün geldi, ikinci gün gelmedi ise, o özürdür. Dolayısıyla oruca veya namaza devam edilir, gusül bile alınmaz.
Beyazdan akıntıdan başka her renk hayzdır ve bu genel hükümdür ama bu işin mütehassısı olan kadın doktorlardan öğrendiğimize göre bazı bünyenin tamamen beyaza dönüştürmediği, sarımtrakta devam ettiği bilgisini aldık. Dolayısıyla temizlik günlerinde böyle beyaza dönmüyor ve sarımtrak olarak devam ediyorsa bu hayz değildir. Kırmızı leke bittikten sonra namaza ve oruca devam etmesi lazım.
Dört mezhebde de, temizlik müddeti, onbeş günden az değildir, akıntı gelmeye başladığında, fâsid temizliktir. Dolayısıyla gusül bile almayacak, temizlik müddeti onbeş gün dolana kadar, namazlarınızı kılacaksınız.
Dört mezhebde de temizlik müddeti onbeş günden az değildir. En az onbeş gündür. Her ay da muayyen günleri değişebilir. Hanefi mezhebinde onbeş gün temizlik müddeti geçtikten sonra üç gün arka arkaya birer damla gelse bile, hayz başlamıştır. Hanefi mezhebinde on günden sonra gelen de istihaza olur.
Gusül alınabilir ifâdesi geçiyor ise de, beklenip, ikisi için de bir gusül kâfidir.
Kesilir. Sadece kadın ve erkek, cünüb iken kesemez.
Hanefi mezhebinde dua niyeti ile okunabilir.
Okunmaz. Vaaz edilir, ama Kur'ân-ı kerîm dersi veremez.
Yapabilir. Kuran-ı kerim okuyamaz. Kuran-ı kerimden de sadece dua olarak bildirilen ayet-i kerimeleri, Rabbena atina.., Rabbenagfirli... gibi ve Fatiha-i şerifeyi dua niyeti ile okuması câizdir.
Böyle bir şey yok. Anadolu da yaygın bu. Özürlü halde olan hanım kirlidir şuna dokunamaz diye değişik âdetler var. İslamiyet ile alakası yok bunların. Kına gusle mâni olabilir gibi düşünülüyorsa, mâni olmaz.
Temizlik müddeti onbeş günden az olmaz. Bu gelen hayz değildir. Onbeş günden sonra gelenler hayz kabul edilir.
Okunmaz. Âyetelkürsî de, âmenerresûlü de, yani Kur'an-ı kerimdeki âyet-i kerimeler, sûreler okunmaz. Sadece dua âyeti olarak bildirilen Rabbenâ âti-nâ..., Rabbenağfirlî..., bunlar okunabilir.
İhtiyâten o ihtilam için gusül abdesti alsa, diyen olmuş. Ama sadece göğsünü yıkayarak çocuğuna süt verebilir.
Akşama on dakika kala bile âdeti başlamış olsa orucu bozulur. Yer ve içer. Âdet başlayıncaya kadar oruçlu geçirilenler zayi olmaz. Onu tekrar kaza etmesi lâzım olacak.
Hanefi mezhebinde 10 günden sonra gelen akıntılar özür olur buyruluyor. Böyle zamanlarda orucunu tutar, namazını kılar.
Burada kanaatine göre hareket eder. Hayz zamanını beklediği bir vakitte bu olmuş ise uyurken başlamış olabileceğini düşünüp, kaza etmez. Veya kuşluk vakti gelmiştir diye kanaati ağır basarsa, kaza eder.
Maliki, şafii ve hanbeli mezhebinde hayız müddetinin en sonu onbeş gündür. Bu onbeş gün içeriside gelenler hayız kabul ediliyor. Şafii mezhebinde istisnaları var mı bilmiyoruz.
Kitâplara bakmadan hüküm vermek tehlikelidir. Kelime-i tevhid çekebilir, duâ olarak bildirilen âyet-i kerîmeleri de okuyabilir.
Salevât-i şerife, kelime-i tevhid, kelime-i tenzih.. okunabilir. Fatiha-i şerifeyi bile dua niyeti ile okuyabilirler.
Meselâ hanefî mezhebinde olan müslümân bir hanımın geçen ay yedi gündür, bu ay sekizinci, dokuzuncu, onuncu günü de geçince, bedeninde bir rahatsızlık var demektir. Bunun hayz müddeti değişmedi, yedi gündür. Yedi günden sonrası istihâzadır. Temizlik müddeti yine yedi günden sonra başladı. Herkes bilir, ne zamân kesildi ise orada başlar.
Dört mezhebde de temizlik müddeti onbeş günden az olmaz. Diyelim ki, temizlik müddetinin onüçüncü geldi, o yine istihazadır. Yani gusül bile gerekmeden özür sahibi olur. Her namaz vaktinde abdestini alır, namazını kılar. Oruç tutuyorsa, orucuna da devam eder. Evli ise, zevciyat muamelesine de devam eder. Temizlik müddetinin onbeşinci gününden sonra gelmeye başlarsa, bu özür de olabilir. Temizlik müddetinden sonra üç gün arka arkaya gelen hanefi mezhebinde hayız olur. Maliki mezhebinde üç gün arka arkaya gelmesi de söz konusu değildir, temizlik müddeti geçtikten sonra bir damla bile gelse o hayızdır.
Hanefi mezhebinde hayzın on günü geçmemesi lazımdır. On günü geçecek olursa, önceki hayzı esas alınır. Önceki yedi ise, yine yedi olur, ondan sonrakiler istihaza kabul edilir. Temizlik de oradan sayılır. Bu şekilde hareket edilir. Maliki mezhebindeki de aynı şekilde onbeş gün temiz kabul eder, en fazla da onbeş gün hayızlı kabul eder. Hanefi mezhebinde olup da maliki mezhebini taklid eden bir kimse, kendi mezhebini baz alır. En azı üç gün, en fazlası on gündür.
Beyazdan başka her renk hayzdır, buyruluyor.