Birgün Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ Eshab-ı kiramla bir yere gidiyorlardı. Yolda giderken, ölmüş ve kokuşmuş bir koyun gördüler. Herkes burnunu tıkarken, Peygamber efendimiz koyunun başına geldi. Eshab-ı kirama, içinizde bu koyunu seven var mı, diye sordular. Eğer sevilseydi zaten sahibi bırakmazdı. Buyurdular ki; “Nefsim yeddi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki, Allah indinde dünya muhabbeti, bu koyuna olan muhabbetten daha kötüdür”. Bu koyun sevilmiyor, ama Allah dünyayı bu koyundan beter sevmiyor. İnsanlar da bu dünyanın peşinden koşuyor. Eğer Allahü teala dünyayı bu koyun kadar sevseydi, kendisine küfr eden, isyan eden, iman etmeyen kullarına bir yudum su vermezdi. Eğer onlara çok çok veriyorsa, bu, dünyaya kıymet verilmediği içindir. Bu din çok mühim bir maksat için geldi. Cem’i zıddeyn muhaldir. Yani hem aydınlık hem karanlık bir arada olmadığı gibi, iki zıt şey bir arada olmaz. Ahirette bir cennet bir de cehennem vardır. Dünyada da insanların kalbinde ya Allah sevgisi ya da zıddı vardır. Allahü teala dünyayı değil, dünyanın sevgisini kötülüyor. Allah sevgisinin yanına dünya sevgisini koyarsak, iki zıt şey bir arada olmaz. Dolayısıyla, insanlar ahirette sevdikleriyle beraber olacaklardır. Peygamber efendimiz ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; Bu dünya mel’undur, bu dünyada Allah için olmayan her şey de mel’undur. Allah sevgisi varsa, dünya malı zarar vermez. Dünyanın kendisi değil, sevgisi kötülenmiştir. Bir mübarek zât böyle anlatırken, birden durmuş… Sonra, kusura bakmayın, şu önde duran bir kişi uykuya daldı, uykuda Peygamber efendimizi ‘aleyhissalatü vesselam’ gördü, o arkadaşınız, Resulullah efendimizi dinlerken uyandırmak istemedim, onun için sustum, demiş. Sonra dünya muhabbeti, sevgisi kötüdür diye anlatırken bir talebesi parmak kaldırmış, hocam, bir şey sorabilirmiyim, demiş. Siz hep dünya şöyle böyle diyorsunuz, ama bu varlıklarınız nedir demiş. Mübarek zât da, Rabbimiz dünyayı değil, dünya sevgisini kötülüyor. Eğer o dünya sevgisi kalbimde olsaydı, siz beni sevebilirmiydiniz? Siz beni dinlermiydiniz? Bu arkadaşınızın rüyasını görebilirmiydim demiş.