Enver abim 31 Aralık 1992 perşembe akşam namazında (Regaib kandilinde) buyurdular ki;
-145-
Peygamber efendimiz Mekke dışına çıkardı, köylülere islamiyeti anlatırdı. Bilhassa Mekke’ye giren yol güzergahındaki köylülere, islamı anlatırdı, Kur’an-ı kerim okurdu onlara. Ebu Cehil o zaman, yolun daha ilerisine giderdi. Gelen köylünün kulaklarını tıkardı, burada bir büyücü var, burada bir kahin var, sakın onun lafını dinlemeyin, dünyadan da ahiretten de mahrum kalırsınız, cehenneme gidersiniz derdi. Bazen de iman edenlerin öbür tarafta yollarını keserlerdi, sakın ha diye. Öyle bir mücadeledeyken, birgün sıcak bir yaz gününde yine Mekke’nin dışında Peygamberimize kalabalık olarak saldırdılar. O kadar vurdular ki,.. Resulullah efendimiz; (Ben sizin peygamberinizim yapmayın, ben sizin akrabanızım yapmayın) diyordu. Mübarek yüzünden kan geldi. Allah yolunda. Ve o kan damlarken Cebrail aleyhisselam yakaladı. Yoksa dünya helak olurdu, onun kanıydı çünki. Sonra Mikail ve Cebrail aleyhisselam dediler, ya Resulallah, Cenab-ı Hak tarafından geldik. Habibim bir dilesin yeter, biz dağlara müvekkeliz, Mekke’nin dağlarını birleştiririz, canlı kalmaz. Ama sen dile, dedi. Çünki bu hak senin dediler. “Ben azab edici olarak gelmedim. Ben rahmet olarak geldim, bunlar bana bunları yaptılar ama onların çocuklarından çok mücahid çıkacak, çok müslüman olacak, ben bunu yapamam. Bunlar bana eziyet ediyorlar fakat ben bunlara beddua edemem, ben beddua edici değilim” dedi. Onun için Hazret-i Peygamberin Allah yolunda Taif’de çektikleri malum, bir ay anlattı hiç imana gelen olmadı, dönerken de taşa tuttular, kan içinde bıraktılar ve bir ağacın altında Ukbe oğullarının hizmetçisi Addas üzüm getirdi. Peygamberimiz Bismillahirrahmanirrahim dedi. Addas, bu kelamı sen nereden biliyorsun? dedi.
-devamı var-
ali zeki osmanağaoğlu
ali zeki osmanağaoğlu