Hadîs-i şerîfde, (Ümmetimden, Ebû Hanîfe adında biri gelecekdir. Bu, kıyâmet günü, ümmetimin ışığı olacakdır) buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfde, (Nu’mân bin Sâbit adında ve Ebû Hanîfe denilen biri gelecek, Allahü teâlânın dînini ve benim sünnetimi canlandıracakdır) buyuruldu. (Ebû Hanîfe adında biri gelir. O, bu ümmetin en hayrlısıdır), (Ümmetimden biri, sünnetimi canlandırır. Bid’atleri öldürür. Adı, Nu’mân bin Sâbitdir), (Her asrda, ümmetimden, yükselenler olacakdır. Ebû Hanîfe, zemânının en yükseğidir), (Ümmetimden, Ebû Hanîfe adında biri gelecekdir. İki küreği arasında ben vardır. Allahü teâlâ, dînini, onun eli ile canlandırır) hadîs-i şerîfleri meşhûrdur. Âlimlerden biri, rü’yâda, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Ebû Hanîfenin ilmi için ne buyurursunuz?) dedi. Cevâbında, (Onun ilmi herkese lâzımdır) buyurdu.
Yukarıdaki hadîs-i şerîflerden birinci, ikinci ve beşincileri, (Hayrât-ül-hisân)da ve allâme Taşköprülünün (Mevdû’ât-ül’ulûm) kitâbında da yazılıdır. Kıymetli fıkh kitâbı (Dürr-ül-muhtâr)ın müellifi, önsözünde, (Âdem “aleyhisselâm” benimle öğündüğü gibi, ben de ümmetimden bir kimse ile öğünürüm. İsmi Nu’mân, soyadı, Ebû Hanîfedir. Ümmetimin ışığıdır) ve (Peygamberler benimle öğündükleri gibi, ben de Ebû Hanîfe ile öğünüyorum. Onu seven, beni sevmiş olur. Onu sevmiyen, beni sevmemiş olur) hadîs-i şerîflerini yazıyor ve İbni Cevzînin buna mevdû’ demesi te’assubundandır, ya’nî inâdındandır. Çünki, çeşidli yollardan bildirilmişdir diyor. İbni Âbidîn, bu hadîslerin sahîh olduğunu bildiriyor ve bu satırları açıklarken buyuruyor ki, (İbni Hacer-i Mekkînin, (Hayrât-ül-hisân) kitâbında bildirdiği gibi, (Buhârî) ve (Müslim)deki hadîs-i şerîfde, (Îmân süreyyâ yıldızına çıksa, Fâris oğullarından biri, elbette alıp getirir) buyuruldu. Fâris demek, Îrânın Fers denilen memleketindeki insanlar demekdir. İmâm-ı a’zamın dedesi buradandır. Bu hadîs-i şerîfin, İmâm-ı a’zamı “rahmetullahi teâlâ aleyh” gösterdiği açıkdır. Bunda hiç şübhe yokdur.)
– devamı var –