Enver abim buyurdular ki;
Allahü teala hepimizi muhafaza etsin. Çünki, cenab-ı Hakka bütün ibadetler arz olunduğu zaman, seçecekler. Melekler; ihlasla, Allah rızası için yapılanları terazinin bir tarafına, nefsi için, gösteriş için, başkası için yapılanları, bir tarafına koyacaklar. Onun için, Bostan-ül Ârifin kitabında mübarek zât buyuruyor ki; Kimin için çalıştıysan, ücretini ondan al. Onun için, ihlas demek, ilahi ente maksudî ve rızâke matlûbî. Ya Rabbi, benim senden başka hiçbir gayem yok. Yalnız sensin, demektir. Onun için, Mübarekler buyurdular ki; Hadis-i şerif var efendim. Kişi sevdiği ile beraber olacaktır. Dünyada Allahü tealayı seven, ahirette Allahü teala ile beraber olacaktır. Dünyada nefsini seven, nefsiyle beraber olacaktır. Onu dost kabul edenler, onun olduğu yere gidecektir. Onun için, din, İslamiyet, insanın nefsine karşı gelmesi için gönderilmiştir. Çünki nefs, İslama, Allaha, Kur’an-ı kerime, her tür iyiliğe karşıdır. Dolayısıyla, bunu ayırmak çok zordur. Ancak Allahü teala bir ölçü koymuştur. Allahü teala nefsi ve kalbi yaratırken, zevklerini de ayrı yaratmıştır. Yani, nefs hiçbir zaman kalbin sevdiklerini sevmez; kalp hiçbir zaman, nefsin sevdiklerini sevmez. O halde, insanlar ya ruhunun sevdiğini sevecek, ya nefsinin sevdiğini sevecektir. Çünki sevgisiz olamaz. Mutlaka sevmesi lazımdır. İşte insanlar, eğer kalbinin sevdikleriyle beraber olursa, Allahla beraber olur; nefsinin sevdikleriyle beraber olursa, Cehennemde olur. Peki, kalp neyi sever? Allahü tealayı, Kur’an-ı kerimi, annesinin, babasının, din kardeşinin yüzüne muhabbetle bakmayı sever. Peki, nefs neyi sever? Bunların hiçbirini sevmez. Kapıdan dışarıda olan sever. Onun için, el mer’u mea men ehabbe. Herkes dünyadayken kimi, neyi severse, ahirette onunla beraber olacaktır. Bu, bir sürpriz değildir. Yol, levha, bellidir. Artık yola girenler korkmasın, yolsuz olanlar korksun. Geçen bir arkadaşa bunu söyledim, bir köşe başındasın, karşında yetmişüç tane otoban var. Ne yaparsın? Vallahi bulamazsın. Çünki yolların başındaki herkes, ben haklıyım, gel, ben en doğrusuyum, diyor. Her yolun başındaki, ben doğruyum, diyor. Hangisi doğru? Doğruyu sen mi bulacaksın? Allah muhafaza etsin. Dünyanın en şanslı insanı, elinden tutup da hak yolu gösteren mübarek zâttır. Onun için, Onun hakkı ödenmez. O yol, bir tanedir ve Cennete gider. Mübarekler buyurdular ki; Kardeşim, Cennetin anahtarı, itikaddır, imandır. İbadet değildir. İstediğin kadar ibadet et, o itikad yoksa, Cehenneme gidersin. Peki, ibadetler neye yarar? Bir, mahşerde, kabirde, o ibadetler sayesinde zorlukları aşar. İki, imanını korur. O halde, ibadetten vazgeçilmez. Ama ibadetle de Cennete girilmez…
ali zeki osmanağaoğlu