Enver abim buyurdular ki;
Müslümanın imanının parlaklığı, yani kalbinin parlaklığı, icraatındaki hassasiyetle ölçülür. Konuşurken, alışveriş yaparken, bir iş yaparken, rıza-i ilahiyi düşünerek mi yapıyor, insanların takdirini düşünerek mi yapıyor ? Nefsini tatmin için mi yapıyor, başkasına gösteriş için mi yapıyor ? O anda belli olur ve de bir Hadis-i şerif’te Peygamber Efendimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ buyuruyorlar ki: ‘Allahü teala sizin şekillerinize ve işlerinize değil, o anda onu niçin yaptığınıza bakar.’ Neden ? Bu kulum bunu neden konuşuyor, bu kulum bunu neden dinliyor, bu kulum niçin alışveriş ediyor ? İşte cenab-ı Hak ahirette bunu soracak. Önümüze bunlar çıkacak. Bakmayın siz mangalda kül bırakmayanlara. Bakın siz Allah için gözyaşı dökenlere. Evet, hizmet çok büyük, doğru. Ama Hadis-i şerif var. Güvenmeyelim hizmetlerimize. Çünki, Peygamber Efendimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ buyuruyorlar ki: ‘Cenab-ı Hak dilerse fasıka da, facire de bu dini ihya ettirir.’ Evet, peki ne olacak yani ? O zaman ihlaslılar ayrılacak, ihlassızlar ayrılacak. İhlaslı ameller sağ tarafa, ihlassız olanlar sol tarafa. Herkes kafasını dağdan dağa vuracak, taştan taşa vuracak. Kahr-ı perişan olacak. Ama, gel dünyaya bir daha gelebilirsen. Binaenaleyh, her nefes bizi, elimizi dahi süremeyeceğimiz, dokunamayacağımız bir ateşin dibine sürükleyebilir. Örnek insan Eshab-ı kiram’dır. Örnek insan Ehl-i Sünnet âlimleridir. Allahü tealaya hamd olsun ki bunların hepsini neşr etmek imkanı nasip oldu. Ahirette hiç kimse diyemez ki, biz bunları bilmiyorduk, biz bunları işitmedik…
ali zeki osmanağaoğlu