Enver abim buyurdular ki;
Birgün Mübârekler buyurdular ki; Kardeşim, bir motor ne kadar güçlü olursa olsun, eğer ona elektrik verilmezse, ne işe yarar? Olduğu gibi durur, bir işe yaramaz. Dolayısıyla, mü’min ne kadar çok amel işlerse işlesin, eğer bunları Allah rızâsı için yapıyorsa, ne mutlu. Fekat kendi nefsi için, şöhreti için, serveti için yapıyorsa, çok fenâdır. Onun için, Allahü teâlâ âhiretde, bunu niçin yapdın diye soracakdır. Meselâ, bu, bir araya gelmek ne maksadla yapılmışdır? Bunun gibi her işin bir gâyesi olacakdır. Herkes gâyeye göre hesâbını verecekdir.
Mübârekler ‘kuddise sirruh’ buyurdular ki; Kâ’be-i Mu’azzama görüldüğü zemân ilk anda yapılan dua kabul olur. Ya’nî, Kâ’be-i Muazzama ile karşılaşınca yapılan dua red olmaz, kabul olur. İnsanın kalbi, Kâ’be’den dahâ kıymetlidir. Çünki, onu İbrâhîm ‘aleyhisselam’ yapdı, Allahü teâlâ oraya kıymet verdi. Ama insanın kalbini bizzat cenab-ı Hak yaratdı. Onun için, kalbin kıymeti, Kâ’be’den yüksekdir. Bir kalb kırmak, yetmiş kere Kâ’be’yi yıkmakdan dahâ büyük günâhdır.
Mübârekler buyurdular ki; Bir din kardeşinizle karşılaşdığınız zemân, selâm verin. Bu selâm çok kıymetlidir.
ali zeki osmanağaoğlu